2017 biterken, takvimler 2018 e hazırlanır. Yazarkasalar, faturalar, telefonlar, pcler, 2018 için hazır.
Tabiat, doğa için pek önemli değil, güneş doğar, batar, yeniden doğar.
Benimse içimde bir kıpırtı, gelen giden seneler, zamansızlık üzerine düşünceler. Kafam karışık sanırım, 1 ocak arefesi.
2017 de 40 kitap okumalıyım demiştim, oldu. Bu 40.
John Steinback, inci. Tomris Uyar çevirisiyle.
Önsöz efsane, hikaye efsane. Tutkulu.
Ne inciymiş be dedirtiyor!
Kim bilir şu hayatta nasıl incilerimiz var, Allah muhafaza!
Çok güzel bir kitap, hikaye, çeviri. Umarım fırsatını bulan okur.
2017 iyi kötü bitti, bereket versin. 2018 hayırlı, uğurlu olsun.
Selamlar, sevgiler.
Alıntılar
Bir şeyi çok istemek iyi değildir. Ayarında istemeyi bilmeli kişi. (28)
Kasaba koloni halinde yaşayan bir hayvan gibidir. ( 31)
İnsan asla doymak bilmek nedir bilmez denir, oysa en önemli yeteneği elindekiyle yetinmesidir. ( 35)
İnci
John Steinbeck
Tomris Uyar
Sel yayıncılık
101 sayfa.
31 Aralık 2017 Pazar
Nina Berberova - Astaçev Pariste
Cuma günü, yani iki gün önce sahaf pazarından aldım. Tezgahtan. Kitabı seçmek için 10-15 sn. vardı. Kitap elime geldi. Karar verip aldım. Rus yazar ve can yayınevi kitabı olması yeter sebepti.
Çantama attım. Yaklaşık, 25 istasyon sonra eve vardım. Cumartesi geçti. Pazar sabahı uyanır uyanmaz, kitaba başladım, kahvaltı sonrası bitmişti.
Tipik rus kalemi diye bir şey var mı bilmem? Hoşuma gidiyor. Tasvirler, konular, isimler, ivelkin iveleviç gibi :)
Roman kahramınımız, Astaçev de bunlardan biri.
Roman duyguyu yansıtıyor. Parise gidip geliyor okuyan pazar sabahı.
Alıntılar
Bir gün parası olduğunda yeniden başlaması getekecek. ( 21)
Sigara içmem, felsefe de yapmam. (43)
Yaşam öyle kısa ve bizim öyle çok yapacak şeyimiz var ki. ( 58)
İnsan bilgeliğinin çekirdeği ölümü duyumsayıp, sonu düşünmekle yatıyor. ( 97)
Astaçev Pariste
Nina Berberova
Nedret Tanyolaç
Can yayınları
84 sayfa
Çantama attım. Yaklaşık, 25 istasyon sonra eve vardım. Cumartesi geçti. Pazar sabahı uyanır uyanmaz, kitaba başladım, kahvaltı sonrası bitmişti.
Tipik rus kalemi diye bir şey var mı bilmem? Hoşuma gidiyor. Tasvirler, konular, isimler, ivelkin iveleviç gibi :)
Roman kahramınımız, Astaçev de bunlardan biri.
Roman duyguyu yansıtıyor. Parise gidip geliyor okuyan pazar sabahı.
Alıntılar
Bir gün parası olduğunda yeniden başlaması getekecek. ( 21)
Sigara içmem, felsefe de yapmam. (43)
Yaşam öyle kısa ve bizim öyle çok yapacak şeyimiz var ki. ( 58)
İnsan bilgeliğinin çekirdeği ölümü duyumsayıp, sonu düşünmekle yatıyor. ( 97)
Astaçev Pariste
Nina Berberova
Nedret Tanyolaç
Can yayınları
84 sayfa
15 Aralık 2017 Cuma
Eduardo Galeano - Kadınlar
Kardeşimin istediği kitapları alıyorum. Okumadan ona vermiyorum. Sonra üzerine konuşuyoruz. Güzel oluyor. Bunlardan biri de Kadınlar, Eduardo Galeano.
Yazarın birçok kitabını okudum. Hatta kuyuya düşmeden öncede okuduğum kitaplardandı. Alıp götürüyor insanı.
Kardeşim dediğin de düşünmeden aldım, zaten sel yayıncılık kitapları iyi oluyor.
Kitaba başlamanız ve bitmesi yakın zamanda olur. Sürükleyici hikayeler. Arşivlik.
Sunay Akın' ın duygulu bir şekilde anlattığı bir hikaye de içinde mevcut. Bakalım okuyacaklar hatırlayabilecek mi?
Kitabın konusu ünlü ve ya çoğu ünsüz kadın kahramanlar... Statüsüz kadınlar.
Ben kitabı çok beğendim.
Alıntılar
O gitmiş olanların
Ayak izlerini takip ediyorum.
Yitik bir haldeyim. ( 20 )
Fahişler. Saygı değer kadınlar. ( 26 )
Durum normale dönünce dolar ucuzluyor, aynı şekilde bazı insanlar da ( 28 )
Erkeğin hizmetçisi olmaktansa, Tanrı' nın kölesi olmak daha iyidir. ( 35 )
Benim şahinim hükümdarlık bayraklarının dalgalandığı yerlerin çok ötesine, sonsuzluğa doğru uçar. ( 48 )
Eğer oy kullanarak bir şey değişecek olsa yasadışı olurdu ( 97 )
Her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir. ( 97 )
Bir kadın her zaman bir kadındır yani delidir. ( 101 )
Ben bir kadının yanıbaşında uyuyorum. Ben bir uçurumun yanıbaşında uyuyorum. ( 127 )
Kadınlar
Eduardo Galeano
çeviri: Süleyman Doğru
192 sayfa
Yazarın birçok kitabını okudum. Hatta kuyuya düşmeden öncede okuduğum kitaplardandı. Alıp götürüyor insanı.
Kardeşim dediğin de düşünmeden aldım, zaten sel yayıncılık kitapları iyi oluyor.
Kitaba başlamanız ve bitmesi yakın zamanda olur. Sürükleyici hikayeler. Arşivlik.
Sunay Akın' ın duygulu bir şekilde anlattığı bir hikaye de içinde mevcut. Bakalım okuyacaklar hatırlayabilecek mi?
Kitabın konusu ünlü ve ya çoğu ünsüz kadın kahramanlar... Statüsüz kadınlar.
Ben kitabı çok beğendim.
Alıntılar
O gitmiş olanların
Ayak izlerini takip ediyorum.
Yitik bir haldeyim. ( 20 )
Fahişler. Saygı değer kadınlar. ( 26 )
Durum normale dönünce dolar ucuzluyor, aynı şekilde bazı insanlar da ( 28 )
Erkeğin hizmetçisi olmaktansa, Tanrı' nın kölesi olmak daha iyidir. ( 35 )
Benim şahinim hükümdarlık bayraklarının dalgalandığı yerlerin çok ötesine, sonsuzluğa doğru uçar. ( 48 )
Eğer oy kullanarak bir şey değişecek olsa yasadışı olurdu ( 97 )
Her toplum hak ettiği suçlulara sahiptir. ( 97 )
Bir kadın her zaman bir kadındır yani delidir. ( 101 )
Ben bir kadının yanıbaşında uyuyorum. Ben bir uçurumun yanıbaşında uyuyorum. ( 127 )
Kadınlar
Eduardo Galeano
çeviri: Süleyman Doğru
192 sayfa
1 Aralık 2017 Cuma
Edward W. Said - Geç Dönem Üslubu
Okulda, adı çok geçen bir yazar, Edward W. Said. Müzik üzerine, kültür üzerine eleştirileri var. Bu eleştirileri de eleştiriye açık :)
Edward Said dendiğinde ilk akla gelen şarkiyatçılık, oryantalizm. Çoğu kişi de onu bildiğinden onun üzerine konuşur. Edward Said aslında çeşitli konular üzerine yazmış. Düşüncelerini belirmiştir.
Bu kitaplardan biri de Geç dönem üslubu. Gecikmenin nelere kadir olduğundan bahsediyor. Müzik, edebiyat, tiyatro üzerine düşünceler. Gleen Gloud üzerine düşünceleri etkileyici.
Fakat ben müzik araştırma, incelemelerinin bu şekilde yapılmasının eksik kalacağını bütünü anlamanın zorlaşacağına inanıyorum. Biraz hedefe odaklı eleştiriler. Zeitgeist' e uygun, eleştirmenin nesnelliği de şüpheli.
Fakat anlatımı seçtiği konuları iyi. Metis yayıncılık da kaliteli bir yayın evi.
Alıntılar
Ölü insanlar şüphesiz zamanı aşmışlardır. ( 11 )
İnsanın kendini alıştırdıktan sonra bozması " geç üslup" ' tur.
Beethoven' ın geç dönem çalışmaları bir sürgündür. ( 27 )
Gibt es einen, der nicht trivial ist?
Saçma olmayan bir son var mı ?
Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak her şeyi değiştirmeliyiz. ( 116 )
Geç Dönem Üslubu
Edward W. Said
Özge Çelik
Metis Yayıncılık
169 sayfa.
Edward Said dendiğinde ilk akla gelen şarkiyatçılık, oryantalizm. Çoğu kişi de onu bildiğinden onun üzerine konuşur. Edward Said aslında çeşitli konular üzerine yazmış. Düşüncelerini belirmiştir.
Bu kitaplardan biri de Geç dönem üslubu. Gecikmenin nelere kadir olduğundan bahsediyor. Müzik, edebiyat, tiyatro üzerine düşünceler. Gleen Gloud üzerine düşünceleri etkileyici.
Fakat ben müzik araştırma, incelemelerinin bu şekilde yapılmasının eksik kalacağını bütünü anlamanın zorlaşacağına inanıyorum. Biraz hedefe odaklı eleştiriler. Zeitgeist' e uygun, eleştirmenin nesnelliği de şüpheli.
Fakat anlatımı seçtiği konuları iyi. Metis yayıncılık da kaliteli bir yayın evi.
Alıntılar
Ölü insanlar şüphesiz zamanı aşmışlardır. ( 11 )
İnsanın kendini alıştırdıktan sonra bozması " geç üslup" ' tur.
Beethoven' ın geç dönem çalışmaları bir sürgündür. ( 27 )
Gibt es einen, der nicht trivial ist?
Saçma olmayan bir son var mı ?
Her şeyin olduğu gibi kalmasını istiyorsak her şeyi değiştirmeliyiz. ( 116 )
Geç Dönem Üslubu
Edward W. Said
Özge Çelik
Metis Yayıncılık
169 sayfa.
29 Kasım 2017 Çarşamba
Gail Host - Rembetika
Yazdığım bu rapor, Yunan müziği çeşitlerinden biri olan rembetika' yı anlatan kitap içindir. Kitabı
genel hatlarıyla anlatıp kısa bir bölüm kendi fikrimden de bahsedeceğim. Kitabın ismi anlattığı
konuya uygun, Rembetika'dır. Yazarı Gail Host. Türkçeye çeviren V. Çelik Akpınar. Yayıncısı da
Pan yayıncılıktır. Rembetika ilk kez 1975 yılında A.B.D ' de İngilizce olarak yayınlanmıştır. Fakat
kitap çeviri yapılırken 1979 Almanca çevirisinden yararlanılmış. Ayrıca 1985 İngilizce baskıyla
güncellenmiştir. 2003 yılında da Türkçe olarak çıkmıştır. Benim okuduğum kitapta ilk baskıdır.
Rembetika, isminden de anlaşılacağı gibi Yunan müziği rembetikayı anlatmaktadır. Önsözde yazar
kitabın büyük ilgi gördüğünü, bununla birlikte ders kitabı olmadığından bahsetmedir. (host, 1993,9)
Kitabın temel argümanı plaklardır. Araştırmasını plak eksenli mülakatlarla şekilendirmiştir.
Araştırma ağırlıkla Yunanistan'da ve Avusturalya'da geçmektedir. Araştırmanın sonucunda
rembetika kültürel ve müziksel açıdan incelenip, diğer araştırmacılar içinde bilinirlik sağlamayı
hedeflemiştir. Ulaştığı kitleye bakarak hedefini gerçekleştirdiği söylenebilir.
1. rembetika ile ilk karşılaşma
Rembetikanın izini Yunanistan'da sürdüğünü, çeşitli sohbetlerle rembetikoyu aradığını
belirtmektedir. Dansın müzikle bu denli birleşmesi onda ilk kıvılcımı yakmıştır. Otomat
makinelerinde rastladığı rembetikoya sokaklarda, mekanlarda aramaya başlamıştır. Yalnız
anladığım kadarıyla Yunanistan seyahati çok verimli geçmemiş, kendisini tatmin etmemişti."
Kafamda rembetikonun ne olduğu konusunda karmaşık bir imaj, yanımda birkaç rembetiko
uzunçaları ve bir nüsha, Yunanistan' da o zamana dek rembetiko üzerine yayınlanmış ilk ve tek
geniş içerikli kitap bulunmaktaydı" (host, 1993, 20) Ve ilk deneyim Avusturalya' da rembet
Yorgos'la tanışması ona eskilerden çaldırması. (host, 1993, 24)
2. 20' li yıllarda Pire limanı
Pire limanın kültürel durumu analiz edilir. Dumanlı kahveleri, Türk kasabasını andıran halleri,
kulaklardaki melodiler, müzik icralarının yapıldığı amane kahveleri, doğaçlamalarla, taksimlerle
süslendiği bir müzikal ortamdır. Sosyolojik açıdan incelemeler yer alır.
3. Bir rembetin dünyası – Markos Vamvakaris
Bu bölümde de girizgah ortam tasviriyle başlar. Rembet Markos Vamvakaris' in kısaca hayatı
anlatılır. Bu hayat hikayesi üzerinden rembetika'nın da kısa tarihine göz atmış olunur. Dikkat çeken
nokta müzik endüstrisi ve hükümetin etkisiyle 40'lı 50'li yıllarda rembetikanın esrar içeren argosu
törpülenmiştir, dolayısıyla yeni bir rembetika gelişimeye başlamıştır.
4. Doruk Noktasındaki Rembetiko – İzmir Tavrı – Pire Tavrı
Rembetiko da oluşan tavır farklılıklarından bahsetmiştir. Bunları anlatırken çağının şartlarını detaylı
anlatmaktan kaçınmamıştır. Üst bölümdeki müzik endüstrisi etkileri burada da karşımıza çıkar. " üç
dakikalık çalma süresi olan 78' lik plaklar, bu stildeki önemli değişimi belirler." (host, 1993, 56)
Taksim süreleri kısalmıştır. Yrd. Doç. Dr. Bilen Işıktaş' ın dediği gibi hızlı hayatın taksim sürelerine
etkilerinin sonuçları nasıl oldu? Şu an için bilinmiyor.
Daha sonra rembetikonun müziksel analizine girişmiştir. Mod kalıplarından, ölçüleriden,
çalgılarından bahsetmiştir. Kültürel arka planı çerçevesinde de metinler üzerinde incelemeye
gitmiştir.
5. Rembetikon İkinci Baharı – Savaş yılları ve Tsitsanis
2. Dünya savaş yıllarını tarihsel açıdan ele almış. O zamanlarda parlayan rembet Tsitsanis
çerçevesinde anlatımına devam etmiştir. Bu bölümde de 3. bölümde olduğu gibi kişi üzerinden
rembetikonun o dönemine ışık tutmaya çalışmıştır.
Ve önceki bölümlerde belirtilen ağdalı rembetiko sözleri burada iyice kendini gösterir. Sosyolojik
bir gerçek olarak artık rembetiko sözleri piyasa ve hükümet etkisiyle yalınlaşmıştır. Dolayısıyla
geniş kitlelere hitap gücüne ulaşmış. Plak da bunu desteklemiştir. Rembetiko müziği kabuk
değiştirmiştir. Saygın bir eğlence müziği haline gelmeye başlamıştır. İşte bu sanatçılardan biridir,
Tsitsanis.
Çalgıda da değişim beraberinde gelmiştir, buzuki de tel sayısı 4 ' e yükselmiştir. Öyle bir değişimdir
ki o artık 3 telli buzuki sadece efsanelerde kalmıştır. Elektronik buzuki de yoğun elektronik
devriminden sonra gelmiştir. Çalgıyı bulunduğu dönem ve ortamdan nasıl bağımsız düşünebiliriz?
6. Rembetikonun Müzikal Yapısı – Makamlar
Üstteki bölümlerde girişlerini yaptığı müzikal yapıya bu bölümde derinlemesine incelemiştir.
Öncelikle tarihsel açıdan bakmıştır. Müziğin kökleri üzerine incelemelerde atıflarda bulunmuştur.
Yapıldığı ortamlardan bahsetmiştir. Alt başlık açarak makamlar konusundan bahsetmiştir. Türk
Müziği kökenlerinin önemini vurgulamıştır. Dans ritimleri diğer bir alt başlığıdır. Usül kavramını da
aslında içinde barındırır. Kitapta değinilmemiş. Çalgılar diğer bir alt başlık. Buzukilerin yapısından,
tarihinden bahsetmektedir. Diğer çalgılar, kanoni, tamburas, defi adı geçen diğer sazlardır. Türk
müziğinin yapısal etkisi gözükmektedir. Bu bölümdeki son alt başlık şarkı sözleri. Ayrı bir başlık
açmakla birlikte burada bahsettiği naralardır, Tsakismatalar. Aman, Ah aman gibi...
7. Geçmişe bakış – Yolculuğumun üç kilometre taşı
Rembetikoya genel bir bakış atmıştır. Kültürel altyapını incelemiş ve sorgulamıştır. "
Yunanistandaki askeri diktatörlük dönemiyle çakışması bana bir rastlantı gibi görünmese de
rembetikonun bir protesto müziği olduğu kanısında değilim." (host, 1993, 94). Bu kendi fikriyken
genel geçer bir eleştirilerden de bahsetmiştir. " Ne var ki marksist açıdan bakılınca, bu şarkılar
kültürel bir sorumluluk yüklenmedikleri gerekçesiyle ahlak dışı olarak nitelendirilir. " (host, 1993,
95). Daha sonra kentblues müziğiyle karşılaştırmaya gider. Benzerlikleri üzerine fikirlerini belirtir. "
Fakat benim kanım , rembetikonun, tıpkı blues gibi gecikmiş bir takdiri hak ettiğidir. "(host, 1993,
97) Daha sonra remebetikoyla yani hikayeyle ilişkili 3 kişiden bahsetmektedir.
8. Şarkı sözleri
Şarkı sözlerine ayırdığı bu bölümde, araştırmanın plaklar üzerinden gittiğini söylemektedir.
Edindiği sözleri özüne uyarak ve melodik yapıyı incitmeden muhafaza ettiğini önemle belirtmiştir.
Fakat çevirinin de tam kelimesi kelimesi olmasığından bahsediyor. Sözler kısmı 50 sayfa kadar
sürüyor. Metnin içeriğine bakıldığında remebetikonun nasıl bir sosyal çevrede olduğunu tahmin
etmek çok zor değil.
9. Kaynakça: rembetikaya yolculuğumda bana yardımcı olan bazı kitaplar
Kaynakçada bu kitap oluşturulurken yararlanılan kitapların listesi verilmiştir. 15 kitap ismi
verilmektedir. Hiç Türkçe yayın yoktur.
10. Plak dizini: Yunanistan'da bulunabilecek rembetika – uzunçalarları
Müzik endüstrisi yine karşımıza çıkmakta ; " Son yirmi yıl içinde rembetikonun yeniden popüler
olmasıyla rembetika plaklarının sayısında önemli bir artış olmuştur. " (host, 1993, 161). Bu plakları
incelemek isteyenler için bilgileri verilmiştir.
11. Şarkı isimlerine göre dizin
Kitap biterken kitapta geçen şarkıların listesi verilmiştir.
Kitabın temel sorusu Rembetika nasıl bir müziktir? " Rembetikoyu dinledikçe daha çok sevdim onu
ve o oranda da hakkında bilgi edinmek istedim."( host, 1993, 16) Bu çerçevede rembetikoyu
araştırmaya başlamıştır. Araştırma yöntemi olarak, rembetle görüşmeler, kitap araştırmaları, müzik
dinlemek, çalgı bilimi üzerine çalışmalar yapmıştır. Yazarın temel tezi rembetiko müziği için bir
girizgah hazırlamaktır. Ben bunu metaforlaştırırsam bir taksim yapıyor. Kendinden de bir şeyler
katarak araştırıyor. " Dünyanın tüm rembetleri ve onlardan bir olan babam'a" ( host, 1993, 5). Bunu
bir görev gibi de görüyor olabilir.
Bu araştırmada göze çarpan olumsuz yan ; atıfta bulunduğu hikayelerin kimisinin yanlış veya yanlı
çıkması, kendisi de bunu önsözünde belirtmiştir. Benim kitap için eleştirimse kullandığı saz
kökenleri modal yapısı hatta metni bile Türk müziğinin bir parçası gibi görünen bir müzik türünün
Türk müziği çerçevesinde incelenmemesidir. Kaynaklar kısmında da bir tane Türkçe kaynağa atıfta
bulunulmamıştır. Halbuki Zeybekler & Rebetikolar Ali Fuat Aydın, Cenk Güray ( müzik
araştırmacıları ve icracıları ) 24 Ekim 2017 ' de yaptıkları söyleşide, Yunan müziği rebetikonun ege
müziği zeybekten müzikal ve altyapı olarak ayrılamayacağı, kökleri benzer olduğundan
bahsetmiştir. Hatta midilli adasından bir eser icrasıyla bunu pekiştirmişlerdir. Kitapta ise sadece
coğrafi yer olarak tarif edilmesi ve göç eden rumlarla ilişkilendirilmesi biraz eksik gibi geldi bana.
Diğer bir önemli eksikse araştırmada mülakat azlığı, yapılan mülakatlarla araştırma farklı bir boyuta
getirilebilirdi. Fakat kitabın amacına uygun bir şekilde rembetikoya giriş seviyesinde olması
açısından bir sakınca yoktur.
Kitabın müzik sosyolojisi ve antropolojisi açısından ele aldığımızda ise özetini anlatırken özellikle
üzerinde durduğum mekandan bahsetmesi, şehrin durumu, dönemden bahsetmesi, detaylı
açıklamalarda bulunması kitapta geçen yerlerin okuyucunun aklında belirginleşsin diye küçük bir
haritasının bulunması sosyolojik bakışaçısına örnektir. Yine özette belirttiğim tarihsel süreci,
kültürel bağlamda açıklamaları, kültürel altplanı, kültürel varsayımlarıyla antropolojik bir çalışma
eksenine girmektedir. Literatüre katkısı ise hemen altta sözü geçen koglin' in kitabında açıkça göze
çarpmaktadır. Koglin kitabı antropolojik çalışma olarak geçmektedir ve sanki host, koglin'in
prototipini yazmıştır.
Kişisel araştırmalarımda gördüm ki, Yunanistan'dan göçen bir çok rembet ve rembetikoya ilgili
olan Yunan' ın Avusturalya' ya yerleşmesidir. Rembetikoyla ilgili birçok dökümanın ya Avusturalya
menşeiyli ya da mevcut dökümanın Avusturalya' ya taşınması açısından kolaylıklar vardır. Kitap
araştırma alanlarından birininde Avusturalya olması tesadüf değil, mantıklıdır. Bununla birlikte
Rembetiko klavuzu adlı kitapta bir nevi metod , Niavent, Hitzaz, Rast, Ousak, Houzam, Sambah,
Hitzazskiar, Karchiyiar, Sengah, Neveser, Yiourntin, Souzinak, Pireotiko gibi makamlardan
bahsetmektedir. Fakat bunları metodun ikinci kısmında belirtmiştir, ilk kısımda major ve minor
modlar üzerinedir. Bu da rembetikonun şu an batı müziğine kaydığının bir göstergesidir. Ayrıca 5.
bölümde incelenen zamanın ruhunun (zeitgeist) değişmesiyle kültürün değişip bunun müzikte nasıl
bir yansıması olduğunu da antropolojik açıdan bakan daniel koglin k,tabı vardır."Savaş yıllarında
genellikle olduğu gibi, rembetiko' da aşırı bir yalınlaşma var. " "there is a host of evidence
suggesting that is an oversimplification to consider the occupation years, as it is often done, to have
been a watershed in the history of rebetiko." (koglin,2016,31).
Genel olarak kitabı beğendiğimi belirtmek istiyorum. En azından bir müzik türü nasıl incelenir,
nasıl ele alınır, bu konuda fikir vermektedir. Raporu kitaptan seçtiğim şu cümleyle bitirmek
istiyorum.
" Rembet bir derde düşmüş olan ve bunu dışa vuran adamdır. " (host, 1993, 18)
Kaynaklar:
2004, costa vasilli, complete course in bouzouki
1993, gail host, rembetika
2017, rembetikolar ve zeybekler, Ali Fuat Aydın, Cenk Güray ( söyleşi )
2016, daniel koglin, yunan rebetikosuna pskiokültürel bakış, değişen şarkılar değişen düşünceler
( greek rebetiko from a pschocultural perpective, same song changing minds )
2017, Müzik Sosyolojisinin Sınırları, Bilen Işıktaş, ( söyleşi )
24 Kasım 2017 Cuma
Carl Gustav Jung - Keşfedilmemiş Benlik
Carl gustav jung, çok değer verdiğim bir psikyatr. Sayfa yayınlarının psikoloji serisinden çıkan keşfedilmemiş benlik adlı kitap, günümüz problemlerine çare sunuyor. Çareler demiyorum, sadece tek bir çare sunuyor.
Kitap kısa kısa denilebilecek bölümlerden oluşmakta. Gerçi kendisi de kısa bir kitap. Diğer Carl gustav jung kitaplarına göre okuması daha rahat, akıcı.
Bu tip kitaplar aslında ağır ağır okunur, üstüne düşüne düşüne, aksi takdirde doldur boşalt oluyor.
Gerektiği ağırlığı verdiğimi söyleyemesem de, fena değildi. Tam odaklı şekilde okumaya çalıştım.
Kitapta bahsi geçen konu, bilinçdışının tekrar gün yüzüne çıkması ve sevgi. Örneklerle yalın şekilde anlatmış. Gayet başaralı. Hele ki bunu nasıl yayarız üzerine söylediği ise düşünülmeli, bizi, yani bilinçdışı kuvvetli insanların toplumda dikkat çekmesi.
Kitabı çok beğendim. Şuna buna değil, herkese tavsiye ediyorum. Entellektüel seviyesi ne derece olursa olsun.
Alıntılar
Arkaik sözcüğü en eski olan, ilk olan, orjinal olan anlamına gelir. (5 )
Her uygar insan ruhunun derinliklerinde arkaik olmayı sürdürür. ( 6 )
Arkaik insan bizden daha mantıklı veya mantıksız değildir. Varsayımlar farklıdır. ( 8 )
Arkaik insanın, iyisi en az bizim kadar iyi ve onun kötüsü en az bizim kadar kötüdür.
Raslantıdan daha gizli ve görünmez bir şey var mıdır? ( 11 )
Büyü, balta girmemiş ormanın bilimidir. ( 21 )
Doğayı aşan spritüel insanın doğumu. ( 26 )
Dinin anlamı ve amacı bireyin Tanrıyla ilişkisi ve bireyi kurtuluşa, özgürleşmeye götüren yoldur. O olmaksızın bireyin tanrıya karşı sorumluluğu töresel ve göreneksel bir erdem olmaktan öte geçemez. ( 44 )
İnsan kendisi için bir muammadır. ( 58 )
Bilinç var olmanın ön koşuludur. ( 60 )
Objektif değerler bireyin yerine geçer. O yuzdur artık.
Dinlerin görevi birey ruhunun yeniden doğmasıdır. ( 66 )
Kendi bireysel yolda içsel deneyimler. ( 67 )
İnsan mikrokosmostur. Makrokosmosla etkileşim içindedir. ( 69 )
Eğer bir insanın elinden tanrıları alırsanız, yeni tanrılar oluşturmak zorunda kalırsınız. ( 71 )
Modern insan kendisinin bilincinde olabildiği ölçüde kendini tanıyabilir.
Ego dışında ikinci bir ruhsal otorite varlığı. ( 84 )
Oysa inancın temeli bilinç değil, bireyin tanrıyla dolaysız yolla ilişkilendirilen, spontan dinsel deneyimidir. ( 85 )
Kendini tanımak adlı bölüm ( 86 )
Önünde sonunda, sadece popüler yalanlar değil, gerçekler de dalga dalga yayılabilir. ( 88 )
Hiç birimiz insanlığın o kara gölgesi dışında değiliz. ( 89 )
Kötülük insanın içindedir. ( 91 )
Eğer avcumuza silah koyuyorlarsa, amaç şu veya bu olsun şiddet yaratmaktır. ( 91 )
Kötüyü daima karşı tarafa görmek de politik oluşumlarının doğasında vardır. ( 93 )
Keşfedilmemiş benlik
Carl Gustav Jung
Sayfa yayınları
99 sayfa.
17 Kasım 2017 Cuma
Namık Kemal - Cezmi
Hediye kitapları okumaya devam. Sevgili kardeşim İlhan Arda ' nın hediyesi. Namık Kemal, Cezmi. Namık Kemal hep okumak istemişimdir. Özellikle Tekirdağ' dan çıktıktan sonra Keşan' a varmadan büyük heykeliyle birlikte dinleme tesisi sizi karşılar.
İrili ufaklı Namık Kemal pasajlarına gözüm çarpıyordu hep, kısmet olmamıştı bir türlü kitabına başlamak. Edinmek demiyorum, kütüphaneler Namık Kemal klasikleriyle dolu.
Benim okuduğum kitap, Cezmi. Kitabın arkasında Türk Edebiyatı' nın ilk tarihi romanı denmekte.
Yine kitabın arkasında yazan benimde onayladığım ' o zaman ki milliyetçilik akımına ' uygun bir roman. Kahramanlık, savaş, kökler, ulusçuluk, hepsi bir yerde.
Özellikle söylemem gerek ki kurgu, anlatım çok iyi. Kitap nasıl bitti, anlamadım. Olay örgüsü okuyucuyu sürüklüyor.
Tarihi bilgiler de kitap içinde verilmekte öyle belli bir tarih bilgisi istenmiyor. En ilgisiz okuyucu bile kavganın içine girer. Bilinse tabi çıkarımlar kurmak, olayın içine girmek daha bir rahat oluyor.
Genel olarak şunu söyleyebilirim ki başyapıtlardan bir tanesi.
Şiirleri alıntılar kısmına ekliyorum.
Alıntılar
Uyu ey ay yüzlüm, bu az zamandır!
Feleğin maksadı sana yamandır
Zira ki o çok sert ve bi-amandır
Lütfetmesi bile ateşle kandır
Sanırım sonunda harap olursun...
Bir düşünceyle sana bir alem icat ederim. ( 14 )
Henüz kendini bile yönetmekten acizken, dünyayı bir olgunluk merkezine dönüştürmeye çalışıyor. (15)
Ne mümkün zulm ile bidat ile imhayı hürriyet
Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten...
Yavaş giden ulaşır, hızlı gidenin eteği ayağına dolaşır.
Yüce Allah' ın dünyada masumlara en büyük hediyesinin verdiği en büyük nimetin anneler olduğu inkar edilemez bir gerçektir. ( 34 )
Allah'ın insanlık için aileden sonra en büyük dayanak olarak yaratıp kurduğu topluma katılma yeterliliğine kavuşmuştur. ( 37 )
Bir safa ağzı açmış, sanki her kabarcığı
Kainatın haline gülümser şarabımız. ( 37 )
Hoş geldi bana meyhanenin havası ve suyu
Vallahi ne güzel yerde yapılmış yıkılası meyhane ( 44 )
Her akıllı insan gibi o da kadere ne kadar güvenirse güvensin kaderine güvenmezdi. ( 60 )
Tarih denilen huysuz ve kavgacı at emre kusurda bulundu. Allah lütfunun gölgesi yere düştü. ( 63 )
Yüksel ki, insaniyetin boyun kadar kalmasın! Yoksa elinden hiçbir şey gelmez bir insan olarak kalırsın.! ( 146 )
Yüksel ki, bulunduğun mevkiden daha yüksek mevkiler vardır... İnsanlığın da doyulmaz, ayrı zevkleri vardır. ( 147 )
En ummadığın, senin içi yüzünü anlar
Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun ? ( 210 )
Şeytan gönlünü bir ümitle doldurur, o ümidin gerçekleşeceğine inandırırsan onu da aldatabilirsin ( 220 )
Zaten asker olmuş, ölmek için maaş alıyor. ( 220 )
Bir tutam aklınla Allah'ın sırrını çözmeye çalışıyorsun. ( 319 )
Cezmi
Namık Kemal
Karbon Kitaplar
323 sayfa
İrili ufaklı Namık Kemal pasajlarına gözüm çarpıyordu hep, kısmet olmamıştı bir türlü kitabına başlamak. Edinmek demiyorum, kütüphaneler Namık Kemal klasikleriyle dolu.
Benim okuduğum kitap, Cezmi. Kitabın arkasında Türk Edebiyatı' nın ilk tarihi romanı denmekte.
Yine kitabın arkasında yazan benimde onayladığım ' o zaman ki milliyetçilik akımına ' uygun bir roman. Kahramanlık, savaş, kökler, ulusçuluk, hepsi bir yerde.
Özellikle söylemem gerek ki kurgu, anlatım çok iyi. Kitap nasıl bitti, anlamadım. Olay örgüsü okuyucuyu sürüklüyor.
Tarihi bilgiler de kitap içinde verilmekte öyle belli bir tarih bilgisi istenmiyor. En ilgisiz okuyucu bile kavganın içine girer. Bilinse tabi çıkarımlar kurmak, olayın içine girmek daha bir rahat oluyor.
Genel olarak şunu söyleyebilirim ki başyapıtlardan bir tanesi.
Şiirleri alıntılar kısmına ekliyorum.
Alıntılar
Uyu ey ay yüzlüm, bu az zamandır!
Feleğin maksadı sana yamandır
Zira ki o çok sert ve bi-amandır
Lütfetmesi bile ateşle kandır
Sanırım sonunda harap olursun...
Bir düşünceyle sana bir alem icat ederim. ( 14 )
Henüz kendini bile yönetmekten acizken, dünyayı bir olgunluk merkezine dönüştürmeye çalışıyor. (15)
Ne mümkün zulm ile bidat ile imhayı hürriyet
Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten...
Yavaş giden ulaşır, hızlı gidenin eteği ayağına dolaşır.
Yüce Allah' ın dünyada masumlara en büyük hediyesinin verdiği en büyük nimetin anneler olduğu inkar edilemez bir gerçektir. ( 34 )
Allah'ın insanlık için aileden sonra en büyük dayanak olarak yaratıp kurduğu topluma katılma yeterliliğine kavuşmuştur. ( 37 )
Bir safa ağzı açmış, sanki her kabarcığı
Kainatın haline gülümser şarabımız. ( 37 )
Hoş geldi bana meyhanenin havası ve suyu
Vallahi ne güzel yerde yapılmış yıkılası meyhane ( 44 )
Her akıllı insan gibi o da kadere ne kadar güvenirse güvensin kaderine güvenmezdi. ( 60 )
Tarih denilen huysuz ve kavgacı at emre kusurda bulundu. Allah lütfunun gölgesi yere düştü. ( 63 )
Yüksel ki, insaniyetin boyun kadar kalmasın! Yoksa elinden hiçbir şey gelmez bir insan olarak kalırsın.! ( 146 )
Yüksel ki, bulunduğun mevkiden daha yüksek mevkiler vardır... İnsanlığın da doyulmaz, ayrı zevkleri vardır. ( 147 )
En ummadığın, senin içi yüzünü anlar
Sen herkesi kör, halkı sersem mi sanıyorsun ? ( 210 )
Şeytan gönlünü bir ümitle doldurur, o ümidin gerçekleşeceğine inandırırsan onu da aldatabilirsin ( 220 )
Zaten asker olmuş, ölmek için maaş alıyor. ( 220 )
Bir tutam aklınla Allah'ın sırrını çözmeye çalışıyorsun. ( 319 )
Cezmi
Namık Kemal
Karbon Kitaplar
323 sayfa
11 Kasım 2017 Cumartesi
Murat Bulgan - Müzik Etnolojisi
Bu haftalarda okuduğum kitaplar, doğum günü hediyelerim. Sabiha Gezer ( http://sabihagezer.blogspot.com.tr/ ) 'in hediyesi. Eşim. Müziğe olan ilgimi alakamı bilir. Raflara 2016 yılında çıkmış, Murat Bulgan' ın tez çalışmasının kitaplaşmış hali. Müzik Etnolojisi.
Baskısı iyi. Kapakta. 20 yy. başında Almanya' da Tatar bir kemancının kayıt fotoğrafı var. Fonograf aletiyle birlikte.
İstanbul Bilgi Üniversitesi yayınlardan çıkmış. 64 sayfa. Ciddi kaynak kısmı var arkada.
İçerdiği bilgiler, etnomüzikoloji nedir sorusun çevresinde gidip geliyor. Doğrudan bir etnomüzikoloji nedir, sorusuna cevap beklemeyin ama.
İçerisinde 11 tane makale var. Kimisine katılırsınız, kimisine katılmazsınız.
İmla noktasında da sıkıntılı, yazıma biraz daha özenilebilirdi.
Türkçe çevirisi de biraz özensiz olmasına karşın anlaşılır.
Son olarak kitabın ismine Müzik Etnolojisi denmesi ayrı bir ilginçlik. Fırsat olursa bu konuda mülakat yapmak isterim.
Alıntılar
Bu dalın akademik ortamda sağlam bir zemine oturtulması ise -ki bu yalnızca müzik departmanında olanaklıydı- ancak 1950 lilerin ortalarına kadar gerçekleşmemiştir. ( 20 )
Kültürlerin birbirinden bağımsız ve eşit değerde bir parçası olarak, içeriğiyle doğru algılanması gerektiğidir. ( 30 )
Müzik bir kültür olarak algılanıyor, ayrılmaz parça, sosyal davranışlarla ilgilidir. ( 31 )
Müzik Etnolojisi ( etnomüzikoloji ) bilim dalı olarak nerede bağımsızlığını tek bir şekilde kabul ettirmiş ise oralarda müzikçilerden daha fazla sosyal bilimler tarafından ilgi ve rağbet görmüştür. ( 39 )
Müzik Etnolojisi
Murat Bulgan
İstanbul Bilgi Üniversitesi yayınları
77 sayfa
7 Kasım 2017 Salı
Hilly Janes - Sütlü mü? Köpüklü mü?
Şöyle başlamak istiyorum. Bu kitabın içi boştur. Okumayın demiyorum. Demem. Her yanlışa, tecrübe gibi bakmak da bu kitapta yazıyor. Boş diyorum çünkü kitap için istenen ücretle size verdiği arasında çok fark var. Ntv yayınlarının pompalaması sonucu ki o tv reklamları hala aklımda, satış yapmış bir kitap. Daha doğrusu yapamamış.
Kitabın kapağı, baskısı, dizgisi, imlası iyi. İçerik sıkıntılı. Öncelikle çok iddialı. Hayatınızı değiştirecek 120 karar nedir? Bu kadar yüksek hedef olmalı mıydı? Sütlü mü, köpüklü mü sorusuna cevaplar :)
160 sayfalık kısa bir kitap, bir çırpıda okunabilir. Soru cevap şeklinde ilerleyen sayfalar var. Çeşitli konulara kültürel ve bilimsel açıklamalar yapıyor. Yüzeysel bilgiler. Soruları okuyucu kendi kafasında çıkarıp kendi cevaplasa daha faydalı bence.
Alıntılar
Az su kullan, 5 dk duş, 1,5 dk soğuk suyla, 1,5 dk sıcak suyla.
Her gün 5 dk spor yeter.
Sütlü mü? Köpüklü mü?
Hilly Jones
Çeviri: Duygu Akın
Ntv Yayınları
167 sayfa.
Kitabın kapağı, baskısı, dizgisi, imlası iyi. İçerik sıkıntılı. Öncelikle çok iddialı. Hayatınızı değiştirecek 120 karar nedir? Bu kadar yüksek hedef olmalı mıydı? Sütlü mü, köpüklü mü sorusuna cevaplar :)
160 sayfalık kısa bir kitap, bir çırpıda okunabilir. Soru cevap şeklinde ilerleyen sayfalar var. Çeşitli konulara kültürel ve bilimsel açıklamalar yapıyor. Yüzeysel bilgiler. Soruları okuyucu kendi kafasında çıkarıp kendi cevaplasa daha faydalı bence.
Alıntılar
Az su kullan, 5 dk duş, 1,5 dk soğuk suyla, 1,5 dk sıcak suyla.
Her gün 5 dk spor yeter.
Sütlü mü? Köpüklü mü?
Hilly Jones
Çeviri: Duygu Akın
Ntv Yayınları
167 sayfa.
30 Ekim 2017 Pazartesi
George Sand - Şeytanlı Göl
Şeytanlı Göl, uzun süreden beri okumak istediğim bir kitaptı. Fırsat bulup bir çırpıda bitirdim.
George Sand, gerçekten bir başyapıt oluşturmuş. Dili mükemmel. Çevirisi de gayet iyi. Kitabın baskı ucuz mu ucuz fakat etkisi bende hala var. Eşime dedim, önsözüne göz at diye, o da baktıktan sonra hemen okuyacağını söyledi.
Önsöz gerçekten müthiş. Süprize kaçmasın diye sanattan ve sadelikten bahsettiğini söyleyip kesiyorum.
Hikaye severlerin okuması gerektiğini düşündüğüm kitaplardan biri. Dünya klasiği boşuna olunmuyor.
Alıntılar
Şiirin duygusundan soylu hazlar alan bir insan, bütün ömründe tek dize bile yazmamış olsa gene de şairdir. (20 )
Köyleri tanımayanlar öküzün koşum arkadaşına beslediği dostluğu masal sanırlar. ( 21 )
Şeytanlı Göl
George Sand
Çeviri: Kemal Demiray
Cumhuriyet Yayınları
160 Sayfa
George Sand, gerçekten bir başyapıt oluşturmuş. Dili mükemmel. Çevirisi de gayet iyi. Kitabın baskı ucuz mu ucuz fakat etkisi bende hala var. Eşime dedim, önsözüne göz at diye, o da baktıktan sonra hemen okuyacağını söyledi.
Önsöz gerçekten müthiş. Süprize kaçmasın diye sanattan ve sadelikten bahsettiğini söyleyip kesiyorum.
Hikaye severlerin okuması gerektiğini düşündüğüm kitaplardan biri. Dünya klasiği boşuna olunmuyor.
Alıntılar
Şiirin duygusundan soylu hazlar alan bir insan, bütün ömründe tek dize bile yazmamış olsa gene de şairdir. (20 )
Köyleri tanımayanlar öküzün koşum arkadaşına beslediği dostluğu masal sanırlar. ( 21 )
Şeytanlı Göl
George Sand
Çeviri: Kemal Demiray
Cumhuriyet Yayınları
160 Sayfa
20 Ekim 2017 Cuma
Rainer Maria Rilke - Bütün Yapıtları
Rainer Maria Rilke, dönemsel ve formsal incelemeye değer Alman yazar. İthaki yayınları bence çok iyi bir iş başarmış.
Rainer Maria Rilke, depresif mi depresif, dumanlı, yağmurlu günleri tasviri dolu bir kitap :) Okuyucuyu hiç bir sebep yokken üzüyor. Rutin giden bir hikayede birden kahraman ölüyor. Acı çekmeden, nazikçe.
Rainer Maria Rilke' nin diğer bir özelliği dindarlığı. Hikayelerindeki incilden alıntılar. Olaylara bakışı.
Şunu söylemek isterim ki okuması zor ve bir o kadar da zevkli bir kitaptı. Otobüste, metroda okunacak bir roman değil. Odaklanma istiyor.
Notlarıma yazmışım: Zamansız ve karanlık öyküler.
Alıntılar
Ateşler içinde adam iri gözlerle hemşireye baktı. Sonra soluna uzanıp ölüme yattı. O bir karakterdi çünkü. ( 61 )
Acımı dindirecek çareyi biliyordum. Çalışmak... ( 68 )
Yumuşak bir koltuğa kurulmayı ve yaşamın anlamını tatlı bir sesten dinlemeyi, bu sevimli ses sayesinde, yaşamla barışmak her şeyi yeniden sevmek. Küçük olayları ve büyük mucizeleri ( 107 )
Dindarlık, yolunu kaybetmiş ve sonsuzlukla aramaya koyulmuş sevgi. ( 219 )
Halkımızın neşeli şarkıları yok. En sevilen şarkıları bile ağlamaklı kılar insanı.
Umutsuzluktan daha vahşi bir silahın olmadığını biliyordu. ( 308 )
Annesinin dünyanın yolunu göstermediği çocuk, arayıp durur tek bir kapı. ( 314 )
Gönlünün çektiğini ye, gönlünün katlandığı acıyı çek. ( 334 )
Kendi korkunuzdan bir türlü sıyrılamıyorsunuz, huzur eksik, mekan eksik, bakış eksik. ( 348 )
Esasen zenginlik içinde yoksun insan. ( 403 )
Sanat, çocukluktur. ( 420 )
Rainer Maria Rilke
çeviri: vedat - şükrü çorlu
ithaki yayınları
604 sayfa
Rainer Maria Rilke, depresif mi depresif, dumanlı, yağmurlu günleri tasviri dolu bir kitap :) Okuyucuyu hiç bir sebep yokken üzüyor. Rutin giden bir hikayede birden kahraman ölüyor. Acı çekmeden, nazikçe.
Rainer Maria Rilke' nin diğer bir özelliği dindarlığı. Hikayelerindeki incilden alıntılar. Olaylara bakışı.
Şunu söylemek isterim ki okuması zor ve bir o kadar da zevkli bir kitaptı. Otobüste, metroda okunacak bir roman değil. Odaklanma istiyor.
Notlarıma yazmışım: Zamansız ve karanlık öyküler.
Alıntılar
Ateşler içinde adam iri gözlerle hemşireye baktı. Sonra soluna uzanıp ölüme yattı. O bir karakterdi çünkü. ( 61 )
Acımı dindirecek çareyi biliyordum. Çalışmak... ( 68 )
Yumuşak bir koltuğa kurulmayı ve yaşamın anlamını tatlı bir sesten dinlemeyi, bu sevimli ses sayesinde, yaşamla barışmak her şeyi yeniden sevmek. Küçük olayları ve büyük mucizeleri ( 107 )
Dindarlık, yolunu kaybetmiş ve sonsuzlukla aramaya koyulmuş sevgi. ( 219 )
Halkımızın neşeli şarkıları yok. En sevilen şarkıları bile ağlamaklı kılar insanı.
Umutsuzluktan daha vahşi bir silahın olmadığını biliyordu. ( 308 )
Annesinin dünyanın yolunu göstermediği çocuk, arayıp durur tek bir kapı. ( 314 )
Gönlünün çektiğini ye, gönlünün katlandığı acıyı çek. ( 334 )
Kendi korkunuzdan bir türlü sıyrılamıyorsunuz, huzur eksik, mekan eksik, bakış eksik. ( 348 )
Esasen zenginlik içinde yoksun insan. ( 403 )
Sanat, çocukluktur. ( 420 )
Rainer Maria Rilke
çeviri: vedat - şükrü çorlu
ithaki yayınları
604 sayfa
13 Ekim 2017 Cuma
Dorris Lessing - İyi Terörist
Teröristin iyisi kötüsü olur mu? Kitap konusu olmuş.
Devrimci bir örgütün İngiltere' de geçen hikayesini anlatıyor. Aslında kitabın arka sayfası okuyucuya epey bilgi veriyor. Arka kapağı okuyup kitaba başlamak iyi irade isteyen bir iş.
Kitap Kırmızı Kedi yayınevinden çıkmış. Baskısı kaliteli. Kapağı, işçiliği özenli.
Terör olaylarının alt yapısını inceleyen, aslında inceleme amacı taşımadan yazılmış bir roman. Sürükleyici. Kendinizi Alice ' in yanında koltukta oturmuş buluyorsunuz. Oylamalara katılıyorsunuz, aç kalıyorsunuz, koşuyorsunuz, gülüyorsunuz.
IRA, IKP, LENIN, MOSKOVA kelimelerinin sık duyulduğu bir roman.
Kitabın anlatım dili ve çevirisi gayet iyi.
Beklenti üst düzey bir polisiye veya araştırma olmasın. Sade roman. Sürükleyici bir roman.
Alıntılar
Ama onlar da insan. İnsanlar yaptı bunu diğer insanların yaşamasını engellemek için. ( 7 )
İşgal evlerinde kimse erken kalkmazdı. ( 59 )
Gerçek devrimcilerin çocukları olmamalıydı. ( Ama oluyordu! ) ( 189 )
iyi terörist
dorris lessing
çeviri: zeynep sirer
kırmızı kedi yayınları
439 sayfa.
Devrimci bir örgütün İngiltere' de geçen hikayesini anlatıyor. Aslında kitabın arka sayfası okuyucuya epey bilgi veriyor. Arka kapağı okuyup kitaba başlamak iyi irade isteyen bir iş.
Kitap Kırmızı Kedi yayınevinden çıkmış. Baskısı kaliteli. Kapağı, işçiliği özenli.
Terör olaylarının alt yapısını inceleyen, aslında inceleme amacı taşımadan yazılmış bir roman. Sürükleyici. Kendinizi Alice ' in yanında koltukta oturmuş buluyorsunuz. Oylamalara katılıyorsunuz, aç kalıyorsunuz, koşuyorsunuz, gülüyorsunuz.
IRA, IKP, LENIN, MOSKOVA kelimelerinin sık duyulduğu bir roman.
Kitabın anlatım dili ve çevirisi gayet iyi.
Beklenti üst düzey bir polisiye veya araştırma olmasın. Sade roman. Sürükleyici bir roman.
Alıntılar
Ama onlar da insan. İnsanlar yaptı bunu diğer insanların yaşamasını engellemek için. ( 7 )
İşgal evlerinde kimse erken kalkmazdı. ( 59 )
Gerçek devrimcilerin çocukları olmamalıydı. ( Ama oluyordu! ) ( 189 )
iyi terörist
dorris lessing
çeviri: zeynep sirer
kırmızı kedi yayınları
439 sayfa.
29 Eylül 2017 Cuma
John Adair - Etkili Motivasyon
Kişisel gelişim kitaplarını belli aralıkla okumasan işlerim düz gitmiyor. Kitabı bit pazarından aldım.
Şehiriçi yolculuk yapacağım için rahat okunur bir kitap olsun istedim. Not alırım filan.
Yani ilk başlarda fazla bir beklentim yoktu. Fakat daha sonra kitabı okudukça ilerde açacağımız müzik okulunun isimini tespit ettik.
Şaşkınım, bu kadar bize uyan bir isim, bu kitapta denk gelsin.
John Adair' in Etkili Motivasyonuna gelince kitap dediğim gibi umduğundan güzel çıktı. Dili, örnekleri, alıntıları başarıları. Kitabın üzerine yazıp çizme imkanı ile okuyucuyu işin içine çekiyor.
Beğendim kısacası.
Alıntılar
Ateş verin bana, size ışığı vereyim. Arap Atasözü
1.Kendinizi ve başkalarını motive edin.
2. Motivasyonun farkında olun.
3. Kendi kabiliyetlerinizi geliştirin.
Eğer çözümün bir parçası olamazsanız problemin bir parçası olmaktan kurtulamazsınız.
İsteğinizi denemenin en iyi yolu yapmaktır.
Maslov ihtiyaçlar teorisinde son nokta kendini gerçekleştirmedir.
Bir köprü yapımında çalışanların şuurları, eğer yaptıkları işle ilgili olarak zenginleşmiyorsa, o köprü hiç yapılmamalıdır. (81)
Şiir de para yok, parada da şiir yok. ( 167)
Dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmalıyız biz. Gandhi
Eğer resim yapmak istiyorsanız resim yapın. böyle davranmadığınız sürece tam insan olamayacaksınız. Lyndall Urwick
Eğer yüzünüzde gülümseme yoksa bugün dükkanı açmayın.
İnsanları kalpen sevin, servetin bu olsun (228)
Etkili Motivasyon
John Adair
Babıalikültür yayıncılık
232 sayfa.
Şehiriçi yolculuk yapacağım için rahat okunur bir kitap olsun istedim. Not alırım filan.
Yani ilk başlarda fazla bir beklentim yoktu. Fakat daha sonra kitabı okudukça ilerde açacağımız müzik okulunun isimini tespit ettik.
Şaşkınım, bu kadar bize uyan bir isim, bu kitapta denk gelsin.
John Adair' in Etkili Motivasyonuna gelince kitap dediğim gibi umduğundan güzel çıktı. Dili, örnekleri, alıntıları başarıları. Kitabın üzerine yazıp çizme imkanı ile okuyucuyu işin içine çekiyor.
Beğendim kısacası.
Alıntılar
Ateş verin bana, size ışığı vereyim. Arap Atasözü
1.Kendinizi ve başkalarını motive edin.
2. Motivasyonun farkında olun.
3. Kendi kabiliyetlerinizi geliştirin.
Eğer çözümün bir parçası olamazsanız problemin bir parçası olmaktan kurtulamazsınız.
İsteğinizi denemenin en iyi yolu yapmaktır.
Maslov ihtiyaçlar teorisinde son nokta kendini gerçekleştirmedir.
Bir köprü yapımında çalışanların şuurları, eğer yaptıkları işle ilgili olarak zenginleşmiyorsa, o köprü hiç yapılmamalıdır. (81)
Şiir de para yok, parada da şiir yok. ( 167)
Dünyada görmek istediğimiz değişimin kendisi olmalıyız biz. Gandhi
Eğer resim yapmak istiyorsanız resim yapın. böyle davranmadığınız sürece tam insan olamayacaksınız. Lyndall Urwick
Eğer yüzünüzde gülümseme yoksa bugün dükkanı açmayın.
İnsanları kalpen sevin, servetin bu olsun (228)
Etkili Motivasyon
John Adair
Babıalikültür yayıncılık
232 sayfa.
18 Eylül 2017 Pazartesi
Ernst Hans Gombrich - Sanatın Öyküsü
Ernst Hans Gombrich, Sanatın Öyküsü kitabı, hani derler ya derslerde okutuluyor diye öyle bir kitap demek isterim ama değil. Çünkü kapsamı açısından dersler ona yetemez.
Sanat Tarihi alanında yazılmış kilometre taşı kitaplardan biri. Benim şu yaşıma kadar okuduğum en iyi sanat tarihi kitabı.
Kuşekağıt baskısı, A4 tasarımı, 686 sayfa oluşuyla bir efsane.
Kitabın ilk sayfalarını 50- 50 bölümler şeklinde okudum. Daha sonra sindire sindire okumak için 5-10 sayfaya kadar düşürdüm. Bence iyi oldu. Biraz uzadı o kadar.
Kitap sanat tarihinin başlangıcına dayanarak günümüze kadar geliyor.
Eserlerin resimleri kimi zaman detaylı, kimi zaman olduğu gösteriliyor.
Kısacası sanata ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Anlatılmaz yaşanır :)
Demeden geçemeyeceğim, müzik tarihinden bahsetmemiş, resim üzerine yoğunlaşmış.
Sanatın gelişmesi bilim gibi değildir. ( 262 )
Sanatçı daha önce hiç var olmamış bir şeyi yaptığını hissetmek ister. ( 585 )
Sanatın gerçek amacını unutturmak şeklinde yapılmışsa o sanattır. ( 602 )
Dehanın doğuşunu açıklayamayız. Onun hazzına varmak en iyisi.
Sanatçının görevi görünen dünyayı araştırmak. ( 294 )
Leonardo: " Ustasını aşamayan bir öğrenci zavallı bir öğrencidir. "
Barok aşırı, rokoko canlı.
Sanat maskesi altında bir sürü kaba ve ucuz ürün çıkması toplumsal beğeniyi düşürdü. ( 502 )
Seçenek yoksa ifade de yoktur. ( 502 )
Sanatçı sanatsal amacına ulaştığını hissettiği an, yapıtının tamamlanmış ve bitmiş olduğunu açıklamakta özgürdür. ( 530 )
Eğer bir şey amacına uygun tasarlanırsa güzelliği de kendiliğinden gelecektir. ( 560 )
Her kuşak bir yerde babalarının ölçütlerine baş kaldırır.
Sanattaki sürekli değimi, sürekli gelişme sanan sanatı yanlış yorumlamıştır.
Her sanatçı kendinden önce yapılanı geçmiş hisseder.
Sanat diye bir şey yoktur. Yalnız sanatçılar vardır.
Büyük sanat yapıtlarının tadına varılmasında, alışkanlıklarımızı ve ön yargılarımızı aşmaktaki isteksizliğimizden daha büyük bir engel yoktur.
Hemen hemen herkesin doğru yaptığı bir şey vardır.
Sanatta öğrenmenin sonu yoktur.
Sanatın tüm tarihi, değişen tekniğin değil, düşüncenin tarihidir.
Sanat, mısırlıların yunanlılara ilham olmasıyla başlar.
Sanatın Öyküsü
Ernst Hans Gombrich
Remzi Kitabevi
686 sayfa
Sanat Tarihi alanında yazılmış kilometre taşı kitaplardan biri. Benim şu yaşıma kadar okuduğum en iyi sanat tarihi kitabı.
Kuşekağıt baskısı, A4 tasarımı, 686 sayfa oluşuyla bir efsane.
Kitabın ilk sayfalarını 50- 50 bölümler şeklinde okudum. Daha sonra sindire sindire okumak için 5-10 sayfaya kadar düşürdüm. Bence iyi oldu. Biraz uzadı o kadar.
Kitap sanat tarihinin başlangıcına dayanarak günümüze kadar geliyor.
Eserlerin resimleri kimi zaman detaylı, kimi zaman olduğu gösteriliyor.
Kısacası sanata ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Anlatılmaz yaşanır :)
Demeden geçemeyeceğim, müzik tarihinden bahsetmemiş, resim üzerine yoğunlaşmış.
Sanatın gelişmesi bilim gibi değildir. ( 262 )
Sanatçı daha önce hiç var olmamış bir şeyi yaptığını hissetmek ister. ( 585 )
Sanatın gerçek amacını unutturmak şeklinde yapılmışsa o sanattır. ( 602 )
Dehanın doğuşunu açıklayamayız. Onun hazzına varmak en iyisi.
Sanatçının görevi görünen dünyayı araştırmak. ( 294 )
Leonardo: " Ustasını aşamayan bir öğrenci zavallı bir öğrencidir. "
Barok aşırı, rokoko canlı.
Sanat maskesi altında bir sürü kaba ve ucuz ürün çıkması toplumsal beğeniyi düşürdü. ( 502 )
Seçenek yoksa ifade de yoktur. ( 502 )
Sanatçı sanatsal amacına ulaştığını hissettiği an, yapıtının tamamlanmış ve bitmiş olduğunu açıklamakta özgürdür. ( 530 )
Eğer bir şey amacına uygun tasarlanırsa güzelliği de kendiliğinden gelecektir. ( 560 )
Her kuşak bir yerde babalarının ölçütlerine baş kaldırır.
Sanattaki sürekli değimi, sürekli gelişme sanan sanatı yanlış yorumlamıştır.
Her sanatçı kendinden önce yapılanı geçmiş hisseder.
Sanat diye bir şey yoktur. Yalnız sanatçılar vardır.
Büyük sanat yapıtlarının tadına varılmasında, alışkanlıklarımızı ve ön yargılarımızı aşmaktaki isteksizliğimizden daha büyük bir engel yoktur.
Hemen hemen herkesin doğru yaptığı bir şey vardır.
Sanatta öğrenmenin sonu yoktur.
Sanatın tüm tarihi, değişen tekniğin değil, düşüncenin tarihidir.
Sanat, mısırlıların yunanlılara ilham olmasıyla başlar.
Sanatın Öyküsü
Ernst Hans Gombrich
Remzi Kitabevi
686 sayfa
29 Ağustos 2017 Salı
Irvin Yalom - Ölüm Korkusunu Yenmek
Ay bitmeden bir tane daha yazayım dedim. Irvin Yalom ' un eseri. İsmi çok büyüleyici " Ölüm Korkusunu Yenmek " vay vay vay.
Bu kitabı bir sahaftan aldım, sanki hiç okunmamış gibi üzülüyorum böyle olunca. Biraz okunsun. Okunmaya değer eserler.
Kitap zaten kısa. 51 sayfa. Konu da akıcı. Bir Yahudi' nin başından geçen trajik bir anı çerçevesinde ilerliyor. Rüyanın kapılarını aralıyor.
Bilinçdışı, bilinçaltı Jung okuduktan sonra bilinçdışı demeye dikkat ediyorum. Alt üst ilişkisinin olduğu hayatta alta atmaya gerek yok.
Irvin Yalom' a devam edeceğim, ilginç şeyler çıkacak gibi.
Kitap kısa, yazı da kısa olsun.
Alıntılar
Hayatında ne huzur ne de güveni bulunmadığı için sersemletici bir hızda çalışıyor.
Hareket ve verimlilik hızla depresyonunu sona erdirdi.
İçten içe korktuğuma eminim, ama korkunun beni ele geçirmesine izin veremem. ( 32 )
Ölüm Korkusunu Yenmek
Irvin Yalom
kabalcı yayınevi
51 Sayfa
Bu kitabı bir sahaftan aldım, sanki hiç okunmamış gibi üzülüyorum böyle olunca. Biraz okunsun. Okunmaya değer eserler.
Kitap zaten kısa. 51 sayfa. Konu da akıcı. Bir Yahudi' nin başından geçen trajik bir anı çerçevesinde ilerliyor. Rüyanın kapılarını aralıyor.
Bilinçdışı, bilinçaltı Jung okuduktan sonra bilinçdışı demeye dikkat ediyorum. Alt üst ilişkisinin olduğu hayatta alta atmaya gerek yok.
Irvin Yalom' a devam edeceğim, ilginç şeyler çıkacak gibi.
Kitap kısa, yazı da kısa olsun.
Alıntılar
Hayatında ne huzur ne de güveni bulunmadığı için sersemletici bir hızda çalışıyor.
Hareket ve verimlilik hızla depresyonunu sona erdirdi.
İçten içe korktuğuma eminim, ama korkunun beni ele geçirmesine izin veremem. ( 32 )
Ölüm Korkusunu Yenmek
Irvin Yalom
kabalcı yayınevi
51 Sayfa
27 Ağustos 2017 Pazar
Ayfer Tunç - Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek
İyi günler. Güzel haftalar. Yarı tatil bir İstanbul sabahı. Yollar caddeler yarı yarıya dolu. İşe güce, spora başlanmış.
Yaklaşık 6 ay önce bit pazarından Göztepe'den edindiğim bir kitap. Kitabı gördüğümde hoşuma gitmişti. Kapağını eşim bir akrabaya benzetti. Beğenme sebebi sadece bu olmasın diyorum içinden.
Kitaba başladım. Yapıkredi yayınlarıdan çıkmış. Kalite bekletimiz var. 70' li yıllardaki yaşantıyı anlatıyor. Hayatın küçük bir kısmından bahsetse bile yeterli olabilir. Neymiş ne değilmiş 70' lerde değerlendirme yapılabilir.
Anlatımı bence güzel. Bir anı kitap gibi kaleme alınması, insanları yargılamayı gerektirmez. Bazı eskiden yapılan işleri hor görmek olayları zamandan bağımsız gibi incelemek bana uygun değil. O zaman ki olaylar o zamanda kalmıştır.Bugünden bakıp değer yargıları savurmak uygun değil.
Neyse kitap genel olarak güzel. 70 lerin aslında 80 lerden 90 lardan pek farklı olmadığı görülmekte. 70 ler de olan birçok şey 90 larda da vardı. Ve bunların silinmesi biz de şahit olduk. Bu kuşaklar için ne avantaj, ne dezavantajdır. Hepsi kendi hayatını yaşamaktadır.
Bir de unutmaya başladığım bir futbol terimini de hafızamda güncelleme yapma imkanı buldum.
" 7 de devre 15 te biter "
Güzel cümlelerden birkaç alıntı yaptım. Paylaşmak isterim.
Yoğun tüketimle donatılan hayatlarında şimdiki çocuklar çok yalnız. ( 15 )
Sokağa çıkmak tanımlanmış bir özgürlüğe adım atmak demektir. ( 16 )
Dut bereketli, cömert bir ağaçtır. ( 22 )
Çocuklar kıymetliydiler elbette ama para da kıymetliydi.
Her çocuk bir şey biriktirirdi, biriktirilenin değerli olması gerekmezdi. Önemli olan biriktirmekti. (49)
Benim tanığım bütün müzik öğretmenleri akordeon çalıyordu. Doğrusu akordeonla çalınan İStiklal Marş' ı biraz tuhaf oluyordu. ( 68 )
70' li yıllarda öğretmenler, zamanlarını öğrencilere bir harf öğretmek için değil, çocukların kılık kıyafetlerini düzene koymakla geçirdiler. ( 68 )
Bugün 10 Kasım mı? Hani rakı ? Anlaşılır bir espriydi.
Müzik derslerinde, mandolin, gitar, melodika, blok flüt, akordeon, ağız mızıkası sesleri birbirine karışır. ( 123 )
Gerçek her dönemde değişiyor, hatta zamanı onlar değişik kılıyorlardı . ( 185 )
Düzeni koruyan annelerdi, hayatın değişenlerine en çok onlar itiraz ettiler. ( 238 )
Aşure günleri, birbirine pek benzeyen günlerden oluşan ağır ve gürültülü, bir hayata lezzetiyle, süsüyle, damak zevkiyle dokunup geçip giderdi. ( 286 )
Bir maniniz yoksa annemler size gelecek
Ayfer Tunç
Yapıkredi Yayınları
407 sayfa.
Yaklaşık 6 ay önce bit pazarından Göztepe'den edindiğim bir kitap. Kitabı gördüğümde hoşuma gitmişti. Kapağını eşim bir akrabaya benzetti. Beğenme sebebi sadece bu olmasın diyorum içinden.
Kitaba başladım. Yapıkredi yayınlarıdan çıkmış. Kalite bekletimiz var. 70' li yıllardaki yaşantıyı anlatıyor. Hayatın küçük bir kısmından bahsetse bile yeterli olabilir. Neymiş ne değilmiş 70' lerde değerlendirme yapılabilir.
Anlatımı bence güzel. Bir anı kitap gibi kaleme alınması, insanları yargılamayı gerektirmez. Bazı eskiden yapılan işleri hor görmek olayları zamandan bağımsız gibi incelemek bana uygun değil. O zaman ki olaylar o zamanda kalmıştır.Bugünden bakıp değer yargıları savurmak uygun değil.
Neyse kitap genel olarak güzel. 70 lerin aslında 80 lerden 90 lardan pek farklı olmadığı görülmekte. 70 ler de olan birçok şey 90 larda da vardı. Ve bunların silinmesi biz de şahit olduk. Bu kuşaklar için ne avantaj, ne dezavantajdır. Hepsi kendi hayatını yaşamaktadır.
Bir de unutmaya başladığım bir futbol terimini de hafızamda güncelleme yapma imkanı buldum.
" 7 de devre 15 te biter "
Güzel cümlelerden birkaç alıntı yaptım. Paylaşmak isterim.
Yoğun tüketimle donatılan hayatlarında şimdiki çocuklar çok yalnız. ( 15 )
Sokağa çıkmak tanımlanmış bir özgürlüğe adım atmak demektir. ( 16 )
Dut bereketli, cömert bir ağaçtır. ( 22 )
Çocuklar kıymetliydiler elbette ama para da kıymetliydi.
Her çocuk bir şey biriktirirdi, biriktirilenin değerli olması gerekmezdi. Önemli olan biriktirmekti. (49)
Benim tanığım bütün müzik öğretmenleri akordeon çalıyordu. Doğrusu akordeonla çalınan İStiklal Marş' ı biraz tuhaf oluyordu. ( 68 )
70' li yıllarda öğretmenler, zamanlarını öğrencilere bir harf öğretmek için değil, çocukların kılık kıyafetlerini düzene koymakla geçirdiler. ( 68 )
Bugün 10 Kasım mı? Hani rakı ? Anlaşılır bir espriydi.
Müzik derslerinde, mandolin, gitar, melodika, blok flüt, akordeon, ağız mızıkası sesleri birbirine karışır. ( 123 )
Gerçek her dönemde değişiyor, hatta zamanı onlar değişik kılıyorlardı . ( 185 )
Düzeni koruyan annelerdi, hayatın değişenlerine en çok onlar itiraz ettiler. ( 238 )
Aşure günleri, birbirine pek benzeyen günlerden oluşan ağır ve gürültülü, bir hayata lezzetiyle, süsüyle, damak zevkiyle dokunup geçip giderdi. ( 286 )
Bir maniniz yoksa annemler size gelecek
Ayfer Tunç
Yapıkredi Yayınları
407 sayfa.
15 Ağustos 2017 Salı
Benedict Anderson - Hayali Cemaatler
2017 yazı için dört kitap oku projem vardı. Kendim için. Dört tane uzun zamandan beri okuma planı yaptığım kitabı okuyacaktım. Yaz bitti bitiyor ve ben henüz birini bitirebildim. Bakalım.
Dört kitaptan ilki, hayali cemaatler. Okuldan hocamın tavsiyesi. Biz kimiz? Biz miyiz? Neyiz? Sorularının cevaplarını sunmuyor, cevap yolunu sunuyor.
Bakış açısı geniş olan kişiler dışında okunmasa iyi olur. Anlayamazsınız.
Her şeyi hatırlayanlar okumasın, zaman kaybı.
Kimler okuyup, okunmamasına karar verildiyse başlayalım.
Hayali cemaatler, 11 bölümden oluşmakta. Milliyetçiliğin nasıl oluştuğundan bahsetmekte. İnciterek, esprilerle olayı anlatmakta. Başka milletlerin olaylarıyla kendi milletini açıklama yoluna gitmekte.
Bu tip kitapların metisten çıkması doğal. Seriye bakın daha neler neler var. Metis bu işi başarıyor diyebiliriz. Kitaba dönersek Japon kapaklı. Mükemmel konuyu anlatan bir fotoğraf.
Alıntılar
Dinsel inançların geri çekilmesiyle onların kısmen yatıştırdığı ıstırap ortadan kalkmadı. ( 25 )
Gazeteler bir günlük bestsellerlar. ( 49 )
Matbaa Çin' de 500 yıl önce bulunmasına karşın, kapitalizm olmadığı için devrim olmamıştır.
Yüksek Almanca, Kral ingilizcesi, merkezi tayca ( 61 )
Uti possidetis: Kullanan sahibidir.
Ulus yavaş yavaş, şekillenen bir görüşten, bilinçli olarak yönelebilecek bir hedef haline geldi. ( 83 )
Bir ulus, bir kaç insan doğması gerektiğine karar verdiğinde doğar. ( 89 )
Milliyetçiliği icat eden bir dilin kendisi değil, yayın dilidir.( 151 )
Gemeinschaft: geleneksel, gesellschaft: modern, earth to earth : topraktan toprağa
Sömüren ülkede ırkç kelimeler 10 sa sömürülen ülkede 1 dir.
Onlara anlamlarını çözemedikleri kendi bilmecelerini açıklayarak,anlamadıkları kendi sözlerinin kendi, sözlerinin kendi hareketlerinin ne demek olduğunu öğretecek bir oeidipus gerek. (219)
Bir ulusun özü tüm bireylerin ortak pek çok şeye sahip olabilmesi ve aynı zamanda hepsinin pek çok şeyi unutmuş olmasıdır. ( 220 )
Hayali Cemaatler
Benedict Anderson
Metis Yayınları
227 sayfa.
4 Temmuz 2017 Salı
Oğuz Cihat Gel - Crm Yolculuğu
Bugünlerde ekonomi kitaplarına sardım. Okulların tatil olması büyük etken tabi.
Crm Yolculuğu benim başucu kitaplarımdan biri, ara ara parça parça okuyorum. Geri gelip yeniden bakıyorum filan.
Crm, müşteri ilişkileri yönetimi. Çok önem veriyorum. Pazarlamanın bütüncül yanını bana hatırlatıyor.
Bu tip bilgiler hap gibi olduğu için detaya girmiyorum. İlgisi olanlar Crm yolu gibi kendi yolunu bulmalı.
Kitap sistem yayınlarından çıkmış,ben kitabı Eskişehir insancıl sarraftan edindim.
Kitabın bahsettiği konular;
Crm' nin işletmeye geri dönüşü uzun zaman, 2-3 sene belki daha uzundur.
Her birey bireysel olarak verimli olmalıdır. ( bütüncüllük )
Bütçe planı yapılmalı.
Müşteri seçimi, edinme, koruma, geliştirme.
Rastgele pazarlamanın satışa etkisi %3 tür.
Müşterinin bizden istediği şeyler nelerdir?
Yetki tanımla.
Plan tamam, kolları sıva.
Crm yolculuğu
Oğuz Cihat Gel
Sistem yayıncılık
191 sayfa.
29 Haziran 2017 Perşembe
Fazıl Hüsnü Dağlarca - Çocuk ve Allah
Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu memleketin şairlerinden. Kitap isminden anlaşılacağı gibi inanç temalı şiirleri ön planda.
Kitabı Ramazan ayında okumaya başladım. Azar azar, günde belirli ölçeklerde aldım. İyi gitti. İnsanı düşünmeye, değerlendirmeye sevk ediyor.
Çocuk ve Allah, Fazıl Hüsnü Dağlarca ' nın şiir kitabı, şiir kitaplarına göre biraz kalın. Dolayısıyla birçok şiir var içerinde. Bende aşağı yukarı 32 tane şiirden oluşan bir şiir seçkisi oluşturdum.
Beğen beğendiğini oku, Korku, 86, uyanıklık, şark, boş vakitler, batı, arasında, nasihat , dünyanın bütün çocuklarına karşı yazılmıştır, başaklar arkası, yarı aydınlıklar ki sahipsiz, bir ülke, büst, şarkıcı, heykel, geceye karşı müdafaa, hikmeti nedir, nedamet, göklerden ayrılan beyazlık, fatiha, yurt , kainatın akşam yoklaması, çalgılar, yazılmıştır, Allah kuşları çoğaltır, meçhul çocukların el işi vazifesi, vb... İsimler fena değil değil mi?
Şiir insanlığın edebiyatta ulaştığı son nokta. Duyguların kelimeye dönüşü. Biraz bu gözle inceledim.
Sessizlik
Güller gibi duran eşya
eşyada yaşayan diyar
ortalıkta bir yalnızlık
birisi kaybolmuş kadar
bir aynadan geçmiş sanki
rüya gibi esen rüzgar
beyaz bir fanus içinde
yüzen ve yüzen balıklar!
Batı
Ağaçlar ki uykuda gezer gibi
bütün hayatı unutmuşlar
kim bilir kondu nerelere
günü selametleyen kuşlar
susan dünya
susar akşam ezanı
kalbimdeki şeytana
susar en güzel mazi
önümden geçen ana
susar burada, babamdan
topraktan kalan mana
susar şehri dolaşan
bütün sokaklar bana
varlık
biz dert bulduk kendimize
daldan düşen yaprak için
Allah' ımız kıyar bize
bir avuçluk toprak için
rüzgar, gökte bir gezinti
üşürüz her akşam vakti
ne sıcak vücutlar gitti
toprağı ısıtmak için
emanet
nedir bu hayat içinde,
en güzel ve daha emanet?
geceler örttü kapımızı
kuşlar sabaha emanet
almaz oldu hatıraları oda,
kalmadı düşüncelerden fayda.
Biz uyuyoruz bu akşam da
Nasip, Allah emanet.
Çocuklar ve Allah
Fazıl Hüsnü Dağlarca
yapıkredi yayınları
204 sayfa.
12 Haziran 2017 Pazartesi
Bozkurt Güvenç - İnsan Ve Kültür
Kültür üzerine kafa yoran araştıran kişilerin başvurduğu kaynaklardan biridir. Yeni bilimler olan Etnoloji, Antropoloji, Sosyoloji, Etnomüzikoloji gibi bilimlerin başvurduğu temel eserlerden biridir. Sahaflarda bolca bulunabilir. Fiyatı içeriğine göre hesaplıdır. Bilgiler olarak ise tabi ki değişikliğe uğramıştır. Ama genel itibariyle önem arz etmemektedir. Sevgili amcam Sezayi Gezer' in cümlesi.
Bence kitap kaynak olarak nitelendirilebilir. Bir dönem bizde okulda az bir süre bu kitaptan gitmiştik. Önemli açıklamalar, önemli tanımlar yapmaktadır. Okuyuculara kaynakları cömertçe sunmaktadır. Konu sonlarında ise özetler pekiştirmeye yol açmıştır.
Alıntılar
İnsanın kendisiyle ilgili sorunlar beşeri bilimler, doğaya ve evren üzerine sorular doğa bilimleri. (Güvenç, 1974, 3 )
Homosantrik, insan merkezli.
insan= toplumsal + psikolojik + biyolojik
40bin yılda mutasyon
istanbul türkçesine en yakın dil, beyrut arapçasıdır (Güvenç, 1974, 117 )
Emik kendi içinde, etik daha genel.
ırklar ayrılıyor mu, benzeşiyor mu?
Taylor, antropolojinin asıl konusunun kültür olduğunu öne sürmüştür. (Güvenç, 1974, 22 )
Antropoloji, insanoğlunun tüm yaşantısı bir bütün olarak açıklamaya çalışan tek disiplindir. (Güvenç, 1974, 27 )
Sosyoloji geniş alan, antropoloji daha dar. (Güvenç, 1974, 72 )
Boas öğrencilerine doğru dürüst bilgi toplamalarını ve onlar üzerinde çalışmalarını öğütlemiştir. (Güvenç, 1974, 83 )
Kültür öğrenilir, kültür toplumsaldır, kültür ideal veya idealleştirilmiş kurallar sistemidir.
Antropologlar ideali sosyologlar realle ilgilenir. (Güvenç, 1974, 105 )
Kültür değişir, doyum sağlayıcıdır, bütünleştiricidir, soyutlamadır.
Kendi kültürümüzü olduğu gibi kabul ederiz, ama onu gerçekten bildiğimizi ve anladığımızı öne süremeyiz. (Güvenç, 1974, 151 )
Enerji gereksiniminden ötürü kültür yavaş ilerlemiştir. (Güvenç, 1974, 204 )
Devlet güçlü değilse, mülkiyet olmaz. (Güvenç, 1974, 242 )
Kültür bir bütündür: Bir toplumun yaşam tarzının bütünüdür. (Güvenç, 1974, 34 )
İnsan ve kültür
Bozkurt Güvenç
remzi kitapevi
424 sayfa.
4 Haziran 2017 Pazar
Philip Kotler - On ölümcül pazarlama günahı
Uzun zamandan beri, Sakarya öğrenci yıllarımdan beri okumaya fırsat bulamadığım pek de elimin gitmediği kitap türlerinden biri, pazarlama kitapları.
Bu kitabın yazarı Philip Kotler, pazarlama adına önemli biri. Kulağı tersten tutarak okuyucuya pazarlama hakkındaki görüşlerini belirtiyor. Okuması rahat, açık bir kitap. Temel düzeyde pazarlama bilgisi olan için önemli bir kaynak.
Yayıncı medicat, güzel kapak güzel baskı.
Kitabın başında ve sonunda 10 maddelik özet bilgi dikkat çekici. Zaten kitap bu 10 maddenin açıklamasını yapıyor. Gayet hoş.
Kitap temelde neyi ele alıyor derseniz? Pazarlamanın komple bir disiplin olduğu, diğer kısımlarla bütünleşik çalışması gerekli olduğudur.
Dikkate değer bir konu. Bunun dışında A' dan Z' ye olmasa da M' ye kadar geliyor :)
Başlıklar
* pazar odaklı ve müşteri merkezli ol
* heder müşteri kitlesi belirle
* rakipleri iyi tanı
* yeni fırsatlar bul
* pazarlama süreçlerini planla
* marka geliştir
* tüm organlarda iletişimi arttır.
* verimli ve etkili pazarlama, pazarlama kontrolü ( CRM)
* teknolojiden yararlanma
Tabi baskı tarihi sebepli teknoloji ile gelişen ekonominin biraz gerisinde kalmış. Örnek verdiği şirketlerin bazıları artık o bahsettiği pozisyonlarda değil.
Son olarak Japon şirket sahibinin Tüketicini talebini takip etmek, karşılamak değil, ona şekil, yön vermek, kontrol etmek olduğunu deklare etmesi. Kapitalizm için bir dönüm noktasıdır.
Bir tüketici olarak sizin buna cevabınız nedir?
Philip Kotler
Medicat Yayınları
116 sayfa.
12 Mayıs 2017 Cuma
Gavin Mooney - Ulusların Sağlığı
Gavin Moobey' in yazdığı kitabun ismi ulusların sağlığı, yeni bir ekonomi politiğe doğru adıyla yordam kitaptan çıktı. Yordam kitabın çevirileri gerçekten başarılı. Ufak tefek yazım hataları olsa da kabul edilebilir düzeyde.
Gavin Mooney sağlık sektöründeki negatif veya pozitif gelişmeleri ekonomiye bağlamıştır. Neoliberal gelişmeler insanlık için olumsuzluk yaratmıştır.
Şartlar sanki sağlıksızlık için olgunlaşıyor. Fast food ile " Zengin dünya kendi açgözlülüğü yüzünden gittikçe daha obez ve daha sağlıksız hale geliyor." (Mooney, 2014, 25)
Güven toplumda giderek azalıyor. Halbuki " insan ilişkileri ekonomik hayaletler dahil güvene dayalıdır." (Mooney, 2014, 47)
Sağlık sistemleri üzerinde durmuş. Sistem düşüncelerine yer vermiş. " iyi planlama çok önemlidir, ancak bu aynı zamanda başka bir etik üzerine temellendirilmelidir. kamu yararı etiği." (Mooney, 2014, 49)
Yazarların hayata dair farklı düşüncelerini konuya serpmeleri de hoşuma gidiyor. Konu dağılıyormuş gibi görünse de farklı bir havası oluyor. " Mutluluk için en az iki insan gerekir " (Mooney, 2014, 56)
İlgi alanıma geldik çattık. Kültür ve toplum ilişkileri. Sağlıkta da önemli yeri olduğu belirtilmiş. Eksikliklerinden bahsetmiş. " Sağlığın sosyal belirleyecilerinin kültürel konularla bağı, henüz yeterince ortaya konmamıştır." (Mooney, 2014, 64)
Ekonomi ve sağlığın içice geçtiği büyük bir etki eden olduğundan bahsetmektedir. " Piyasadaki bireycilik piyasaya aittir. Başka bireyciliğe yer yoktur." (Mooney, 2014, 71) " Afrika yoksul bir kıta değildir, yoksullaştırılmıştır." (Mooney, 2014, 120) Gibi örneklere yer verilmiştir.
İlaç ekonomisi çok önemlidir. Çünkü ABD' nin en zengin 500 şirketinin 10 tanesi ilaç sektöründendir ve karlılığı diğer 490 şirketten fazladır.
İlaç ekonomisi çok önemlidir. Çünkü ABD' nin en zengin 500 şirketinin 10 tanesi ilaç sektöründendir ve karlılığı diğer 490 şirketten fazladır.
İlaç şirketlerinin hayır sever oluşlarından bahsetmiştir. :D " İlaç şirketleri hayır ya da merhamet kurumları değildir." (Mooney, 2014, 84)
"Asıl özgürlük, iyi beslenen, iyi giyinen ve iyi bakılan köleler olmaktan, önemsenen ve söylediklerine kulak verilen yurttaşlar olabilmektir." (Mooney, 2014, 216) Neoliberalizmin çıkmazlarından biridir. Birey üzerine konuşmalar.
Bunlara ek yeni bir tanım: Palyatif bakım: konfor artırıcı çözümler, tamamen hastalığı bitirmek amaçlı değil.(Mooney, 2014, 221)
Tüm bunları anlatırken örnekler üzerinde de durmuş. Sağlık sektöründen bahsedip Küba'dan bahsetmemek olmazdı. " Kübalılar yoksullar gibi yaşamakta zenginler gibi ölmektelerdir. (Mooney, 2014, 227)
Venezuella ise " Venezuella 'da bir kişi hastalık olarak değil, bir bütün insan olarak ele alınır tedavi edilir. "
En sonunda Çevirmen Cem Terzi' nin Türkiye için kaleme aldığı bir yazı var. Okunmalı. Nedir ne değildir görülmeli.
Bu kitaptan çıkaracağımız yargı ise komün yönetim tarzının sağlığa etkileri ve ekonominin sağlıkla içiçe girmesidir.
" Vatandaşlar sadece sonuçları değil, kurumları da değerlendirmelidir. (Mooney, 2014, 258)
Yordam kitaba ve çevirmene tebrikler. Okunması rahat, Kapağı güzel. Baskısı iyi. Konu olarak ise beni ilgilendirmiyor diyecek kimsenin olmadığı bir konu.
Ulusların Sağlığı
Yeni Bir Ekonomi Politiğe Doğru
Gavin Mooney
Yordam Kitap
317 sayfa.
"Asıl özgürlük, iyi beslenen, iyi giyinen ve iyi bakılan köleler olmaktan, önemsenen ve söylediklerine kulak verilen yurttaşlar olabilmektir." (Mooney, 2014, 216) Neoliberalizmin çıkmazlarından biridir. Birey üzerine konuşmalar.
Bunlara ek yeni bir tanım: Palyatif bakım: konfor artırıcı çözümler, tamamen hastalığı bitirmek amaçlı değil.(Mooney, 2014, 221)
Tüm bunları anlatırken örnekler üzerinde de durmuş. Sağlık sektöründen bahsedip Küba'dan bahsetmemek olmazdı. " Kübalılar yoksullar gibi yaşamakta zenginler gibi ölmektelerdir. (Mooney, 2014, 227)
Venezuella ise " Venezuella 'da bir kişi hastalık olarak değil, bir bütün insan olarak ele alınır tedavi edilir. "
En sonunda Çevirmen Cem Terzi' nin Türkiye için kaleme aldığı bir yazı var. Okunmalı. Nedir ne değildir görülmeli.
Bu kitaptan çıkaracağımız yargı ise komün yönetim tarzının sağlığa etkileri ve ekonominin sağlıkla içiçe girmesidir.
" Vatandaşlar sadece sonuçları değil, kurumları da değerlendirmelidir. (Mooney, 2014, 258)
Yordam kitaba ve çevirmene tebrikler. Okunması rahat, Kapağı güzel. Baskısı iyi. Konu olarak ise beni ilgilendirmiyor diyecek kimsenin olmadığı bir konu.
Ulusların Sağlığı
Yeni Bir Ekonomi Politiğe Doğru
Gavin Mooney
Yordam Kitap
317 sayfa.
3 Mayıs 2017 Çarşamba
Yuval Noah Harari - Hayvanlardan Tanrılara Sapiens
2017 yılının Mayıs
ayı, mevsim normalleri sayılır, aşırı sıcak, aşırı soğuklar
sayılmazsa. Biraz yağmur eksik sadece. Bir kere dolu yağdı.
Meyvelerin çiçekleri ağaçlarda. Verim yüksek bekleniyor. Trafik
hep yoğun İstanbul'da. Konser sezonun içinde son bir ay. Ramazan
ayına 25 gün civarı kaldı. Ekonomi zayıf, dolar az da olsa
gevşedi.
Bugünler hakkında kısa
notlar yazdım. Kitaba geçebilirim. Son günlerin popüler kitabı,
bestsellerlardan. Sapiens , hayvanlardan tanrılara. Yazarı Yuval
Noah Harari.
Uzun zamandır okumayı
düşünüyordum, Fırsat bulup hemen başladım. 1 haftada bitti.
Hoş bir kitap. Methiyeler düzmektense biraz eleştirel cümleler
kuracağım. Başlayalım.
İnsanlar
kendi kurduğu sistemlere inanarak birliktelik sağlar. Hayata
tutunur. Bir kurmacaya inanırlar. Kitabın ileri ki bölümlerinde
buna şu soruyla devam ediyor. Hayali düzene cevabın nedir? Hayali
gerçeklik yalan değildir. ( Harari, 2015, 21)
Sapiens yayılımcı
politika sürmüştür. Diğer insanımsı türleri yok etmiştir. Bu
teoriye alternatif ırkların karıştığı teorisi de vardır. Fakat
ortak görüş Sapiens'in hırçınlığıdır. Sapien'in gezgin
grupları hayvan krallığının ürettiği en yıkıcı gruptur.
( Harari, 2015, 73)
Göbeklitepe hakkında
çok az görüşlerini dile getiren Harari, bence kitabın en önemli
eksikliğini oluşturmuş. Kendi eliyle. Bu yazının bulunduğu
bölüme İlahi Dokunuş demiş.
Fakat sözü yok.
Aslında
direk bağlantılı, insanlık tarihini anlatan bu kitabın
Göbeklitepe'yi görmemezlikten gelmesi tuhaf. Bilimsel ama pek de
bilimsel değilmiş, cümlesi tüm kitap boyunca kafamda durdu. (
Harari, 2015, 102)
Etki
edemeyeceği şeylere endişelenmeye gerek yoktur. Hele ki günümüzde
aşırı bilgiye maruz kaldığımızı düşündüğümüzde
mantıklı.
İnsanlık
tarihi çok geniştir. Biz bir zerreyiz. Geriye baktığında
kimlerin gelip geçtiği çok açık. Tarih çok az insanın
bir şey yaptığı geri kalanlarının da tarla sürdüğü veya su
kovaları taşıdığı bir yerdir. (
Harari, 2015, 119)
Özgürlüğün
tanımı üzerine cümleler hep beni etkiler. Bilinmezlik içeriyor
gerçekten. Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp
özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin
geniş bahçesine doğru koşuyoruz. ( Harari, 2015, 123)
Kitabın
bir kısmında Futboldan bahsediyor. Evrim olmadığını söylüyor.
Niye ki her şey evrim. Her şey gelişiyor. Her şey geniş evrimin
bir parçası. Futbolda öyle. Bilim insanlarının fare genleri ile
oynaması da, ki ilerde bunu da evrimden saymayacak insanlığın
evrime müdahalesi olarak görecek, hayır, resmin bütününe
baktığımızda her şey evrim. Sadece evrim hızı tartışılabilir.
( Harari, 2015, 127)
Köleliğin
kalkması hakkında diğer inceleme yaptığım (david graeber,
antropolog - borç ) kitap, blogda görebilirsiniz. Farklı bir
kölelik kalkma tanımı yapmıştır ve para konusunda da hariri'den
farklı görüşler beyan etmiştir. ( Harari, 2015, 147)
Eğitim daha fazla
eğitimi, cehalet daha fazla cehaleti doğurur. Katılmamak
elde değil. Sonuçta hayat durağan değil, dinamiktir.
Son
yılların öne çıkan konusu Gender kavramına da değinmiştir.
Neredeyse bilinen tüm insan toplumlarının hepsinde
önemli bir yere sahip olan cinsiyet hiyerarşisidir. ( Harari, 2015,
150)
Kültür
konusunu değerlendirmiş. Milliyetçiliğin form değiştirmiş hali
olduğundan bahsediyor. Katılmıyorum. Milliyetçiliğin kültür
kavramına yanaşması, kültür milliyetçi yapmaz. Gözden kaçırmış
gibi geldi. Yapay içgüdü ağına kültür denir.( Harari, 2015,
169,300) Cümlesinden sonra böyle düşünmesi ilginç.
Ekonomi kitabın orta
bölümlerinde epey yer almış. Almalıydı. Para şu ana kadar
yaratılmış en evrensel ve en etkili karşılıklı güven
sistemidir.( Harari, 2015, )
Aslında ekonomi bilimi için başlangıcı özetleyen bir cümle.
İmparatorlukların
sapiens'deki yansımaları ilerlemeci olmuş. İmparatorlukların kimi
zaman kazanıp, kimi zaman kaybettiğinden bahsetmiş. Aldığı
darbeyi hazmedip ayakta kalamayan bir imparatorluk zaten
imparatorluk sayılmaz.
Kitabın
sonlarına doğru insan psikolojisine girmiş. Eğer zihin keyifli
ya da can sıkıcı bir şeyler yaşadığında bu olayları
oldukları gibi kabul ederse o zaman acı doğurmaz. ( Harari, 2015,
226)
İnançlı bir
komünist müslüman olamaz.( Harari, 2015, 229) Ne alakası var
ki, hangi komünizm, hangi müslümanlık, komünizmin birçok
çeşidi, müslüman inancının birçok ekolü var, hangisi? Veya
hangilerini yazar biliyor? Neye göre bu genellemeler?
Genel olarak fena kitap
değil, öğretici, ufuk açıcı fakat Göbeklitepe yaklaşımı
fiyasko. Kültür tanımı gerçekten tuhaf. Komünizm bakışı
bilimsel değil.
Evrim hakkında fikrim ise Sapiens, 70
Milyon yılda İnsana anca evrilmiştir. Şimdiki halimizi
düşünmeyin. 5000 sene önce okuma yazmayan halimizi düşünün
gelişim çok yavaş. 13 Milyar yılda , yani 185 kat gibi bir zaman
aralığında taş veya toprak parçasından insan oluşması bana
kısa gibi geldi. Aralıklarla müdahale söz konusu gibi.
Hayvanlardan Tanrılara
Sapiens
Yuval Noah Harari
Kolektif Kitap
408 sayfa.
26 Nisan 2017 Çarşamba
Şerif Mardin - Türk Modernleşmesi
Bu sefer bir değişilik yapayım dedim ve yazdığım bir kitap raporunu burada paylamak istedim. Belki formatı bundan sonra böyle yaparım. Tam karar veremedim.
Şerif
Mardin / Türk Modernleşmesi
Hazırlayan:
Ahmet Gezer
Türk
sosyolog Şerif
Mardin' in makalelerinden derlenen Türk Moderleşmesi
adlı
kitap. İlk
baskısı
1991 yılında
yapılmıştır.
Benim okuduğum
kitap 1997 yılında
5. baskısıdır.
İletişim
yayınlarından
çıkmıştır.
Şerif
Mardin Türk modernleşmesi
farklı
boyutlardan ele alıp
incelemeye çalışmıştır.
Çok yönlülük söz konusudur. 50 farklı
konu üzerinden değerlendirme
yapmıştır.
Bazı
konular modern kavramıyla
doğrudan
ilişkili
iken bazıları
dolaylıdır.
Fikir vermesi, düşünce
dünyamızı
genişletmesi
bakımından
önemlidir.
Kitabın
temel amacı bu konular persperktifinde Türk Modernleşmesini
anlatmaya, örneklerle açıklamaya çalışmaktır.
Bir
okur olarak değerlendirdiğimde
Şerif
Mardin'in difüzyonist bakış
açısına
sahip olduğu
izlenimine ulaştım.
Şimdiki
kültürel gelişmelerin
kaynağının Osmanlı'dan
itibaren hatta yeri geldiğinde
Moğol'dan
itibaren çekip günümüze uyarlaması
sebep olmuştur.
Türk
modernizmini açıklarken
işlediği
farklı
konuların
başında
batıcılık gelmektedir. Osmanlı
Devletinden modernleşme
çabalarını
ele almış.
Tanzimat fermanın
üzerinde durmuştur.
Osmanlı
Devleti'nin modernleşirken
kendi çıkarlarını
koruyamamaı tebanın
tepkisine yol açmıştır.
(Mardin,1991,12) Bunun yanında
tanzimat fermanının
getirdiği
yenilikler ev hayatına
kadar yansımıştır.
(Mardin,1991,13) Bu da yavaş
yavaş
yenilik kavramının
tebalarda vuku bulması,
Osmanlı
Devleti için farklı
bir devrin başladığını
ortaya koymaktadır.
Toplumların
eğitim,
teknoloji, siyaset, hukuk, iktisat, sanat ve dine ilişkin
sorunlarını
çözdükleri
kendilerine özgü yola, o toplumun kültürü denir.
(Mardin,1991,21) Literatürde
bulunan başka
bir kültür tanımı.
Kültürün problem çözme üzerindeki etkisi üzerinde durmuştur.
Bu
kültür tanımını
yapılmasıyla
birlikte ona takiben bir toplumu oluşturan
insanlar için insanların
veya bir grup insanın
ideal olarak benimsedikleri sistemden gerçek davranışları
çıkarılamaz.(Mardin,1991,24)
görüşüyle
bireyselliğin
üzerinde durmuş.
İlerki
makalalerde söz edeceği
kültür içinde kaybolan insandan bahsetmiştir.
Davranışlarındaki
belirsizlik göz ardı
edilmemesi gereken bir husustur.
Moderleşmeyi
merkezi olmakla ilişkilendirmiştir.
Modernleşme,
toplumların
aynı
zamanda gittikçe farklılaştıkları
ve merkezileştikleri
bir süreçtir.(Mardin,1991,25)
Merkezleşmenin
Osmanlı
gibi birçok ulustan meydana gelen devletlerde probleme sebebiyet
verdiği
çıkarılabilir.
Batıda
ki moderleşmenin
Osmanlı
Devleti'nde neden daha uzun sürdüğünü
üç inkilaba indirgemiş.
Ayanlık,
pazar ve sanayi inkilaplarına
başlamıştır.
Toplum kanaat önderi, aydınların
olmayışı,
üretilen ürünlerin ülke sınırları
içinde bile zor satılması
söz konusuyken yurtdışı
pazarına
ulaşılamaması.
Sanayi inkilabının
yok denecek kadar az olmas?.(Mardin,1991,28)
Kapitalizmin
ana malzemesi kapitalin Osmanlı
Devleti'nde farklı
yollardan el değiştirmesi.
Bir onur kaynağı
gibi hediyeleşilmesi
örneğiyle.
Kapitalin pazardışı
fonksiyonu.(Mardin,1991,29)
Kapitalizmin
getirdiği
tüketim kavramı
o zamanlar pek ahlaki sayılmazdı.
Onun için kapitalizme entegrasyon geç olmuştur.
Bu da modernizm ilişkilerini
etkilemiştir.
(Mardin,1991,46)
Kapitalizmi
var eden güvenlik jandarma zoruyla sağlanamamış.
İletişim
yeterince gelişmemiş.
Ekonomide genel olarak homojen bir yapı
sağlanamıştır.
Gelir dağılımı
hesaplanamamıştır.(Mardin,1991,196,203,213,238)
Diğer
bir batı
entegrasyonu sorunu günlük uygulamalarda gelmektedir. Belli
normlara uymak hem Osmanlı
yönetiminin işini
zorlaştırmakta,
hem de halkın
işini
zorlaştırmaktadır.
Bu olay günümüzde de geçerlidir. Avrupa birliği
normalarına
uymak günlük hayatta zorluklara yol açmaktadır.
Anlık
zorluk gelecekteki refahın
önüne geçmektedir. (Mardin,1991,66)
Günümüzde
de önemli olan Gender konusu üzerinde durup, kadının
toplumdaki yeri ile ilgili olumlu gelişmelerin
yine toplumda belirsizliker
yol açtığını
söylemektedir. (Mardin,1991,74)
Bu
bilgileri nasıl
edinildiği
hakkında
bilgi vermektedir. Çünkü tanzimat ferman?
19. yy.da gerçeklemiştir.
Mevcut sosyolojik çalışmalar
olmadığı
için dönemin belli başlı
romanlarından
öykülerinden yola çıkmaktadır.
İlişkiler
kurmaktadır.
Roman kahramanlarının
tutumu üzerinden sosyolojik çıkarımlar
yapılmaktadır.
Tüm
bu tanzimat fermanının
günlük gelişmelerine
karşın
düşünce
ikliminde farklılıklar
yaşanmaktadır.
Devlet ve din kardeşliği
olduğunu
ve bunun islam coğrafyasındaki
hiçbir ülkede bu denli ilerlemediği
üzerinde durulmuştur.
Yani din önemlidir. Devletin bu derece önemli olmas?,
(ikiz
kardeş
benzetmesi yapmıştır)
moğollardan
gelen bir kültür olduğu
düşüncesidir.(Mardin,1991,82)
Teknik
gelişmelerden
biri olan matbanın
bulunması
o güne kadar hakim olan bilgi hiyerarşini
kırmıştır.
Dede-evlat, hoca-talebe, pir-mürid, padişah-
kul ilişkisini
yerine kitap almıştır.
(Mardin,1991,85) Bu gelişme
de tüm toplum dengelerini yerinden oynatmıştır.
Bilgiye ulaşma
şekliyle
birlikte, bilginin güvernirliği,
nesnelliği
de değişmiştir.
Çünkü ulemanın
o zamanki eğitim
durumu kötüdür. (Mardin,1991,149) Matbanın
bulunmasıyla
baskı
maliyetleri 25 kat düşmüştür.
Bilgi yaygınlaşmıştır.
Matbaa belli zaman kapalı
kalsada yeniden aktif hale gelmiştir.
Tanzimat
fermanı
toplumda kırılmayı
daha da arttırıp.
Müslüman tebanın
üstünlüğünü
elinden alıp
tüm tebaları
eşit
duruma getirmiştir.
Ticarette daha ileri olan diğer
tebalar için bu iyilik getirse bile müslüman tebayı
daha da geri atmıştır.
Toplumsal ilişkiler
yeniden şekillenmiştir.
Osmanlı
tebalarının
birbirlerine bakışları
değişmiştir.(Mardin,1991,87)
Bu
dönemde islam felsefesi, mahalli kültür, milli kültür, yeni
osmanlıcılık,
panislamizm gibi kavramlar üzerinde durulmuştur.
(Mardin,1991,93) Bu akımların
temsilcileri kitleleri etkilemiştir.
Bu
konulari içinde pek milliyetçilik yoktur. Daha doğrusu
devlet tarafından
pek desteklenmemiştir.
Çok ulus yapılı
Osmanlı
Devleti için pek uygun görülmemiştir.
Bu görüşleri
şekillendiren
akımlar,
yeni osmanlıcılar,
jöntürkler yurtdışıyla
devamlı
bağlantılı
olup Batı
modelleri hakkında
tebaları
devamlı
yönlendirmişlerdir.(Mardin,1991,101)
Bu
gelişmeler
karşında
çıkan
isyanları
şöyle
dile getiriyor. İsyanların
taraftarlarını
çoğaltmanın
alışagelmiş
bir yolu, çarşı
pazarı
kışkırtmaktı.
Bu kışkırtmanın
yeniçeri veya ulema tarafından
yürürlüğe
konması
mümkündü. (Mardin,1991,115)
Bu tip olaylar yeniçeri ocağının
kapanmasının
sebeplerinden olmuştur.
Batı
medeniyetlerinden alınan
bu kurallar, yenilikler onların
kültürüne uygundu. Zamanla entegre olmuşlardı.
Dolayısıyla
bu zorlanma beklenen bir sonuçtu. Bununla birlikte bireyselcilik ne
kadar batı
ise kolkeltivizimde o kadar Osmanlı'ydı.(Mardin,1991,122)
Kanunlar
hazırlanırken
yukardaki husus dikkat edilse de pek umursanmadığı
noktalarda olmuştu.
Ticari kanun ve ceza kanunu hazırlanırken
müslüman ve diğer
tebalar göz önünde tutulmuş.
Davalar görürken uygun sistem seçilmiştir.
Hepsi için farklı
bir kanun, yaptırım
vardır.
Örneğin
şerri
hukuk istendiğinde
ona göre işlem
yapılmıştır.
Bu ikilik yaratmıştır.
Çünkü yeniliklerin ithal ediliği
toplumlarda bu tp düzenlemeler yoktu. Mecelle anlayışı
ile orta yolun bulunması
düşünülümüştür
ama iki kutup arasında
kalan mecelle çok zorlanmıştır.(Mardin,1991,138)
Tüm
bu modernleşmeyi
ele aldığımızda ekonomik gelişmeler
olmadı
desek yeridir. Oluşturulmaya
çalışılan
kültürün aksamasına
yol açmaktadır.
Kültür
oluşmasında
Türk dilinin sadeleşmesine
verilen önem, halk edebiyatının
parlaması
önem kazanmış
olsa da bu zamandan 19. yy.görünüşünde
eksikliklerin olduğu
ortadadır.İbrahim
Şinasi'nin
çabaları
sözkonusudur. Latin harflerine geçiş
bile teklif edilmiştir.
(Mardin,1991, 173)
Bu
kültür çalışmalarında
iletişim
gazete ile sağlanmış.
Gazetenin özerkliğinin
olumlu etkileri
olmuştur.
Bürokrasi ve teba birbirini tanımış.
Birbirinin farkında
olmuştur.
(Mardin,1991,146)
Siyasi
gelişmelerde
muhalefet yönetime katılmak
istemiştir.
Farklı
sesler söz konusudur. Fakat bunlar bölücülükle suçlanmıştır.
Devletin bekası
problemi vardır.
Günümüz tartışmalarında
da bu tip ifadeler hala yer almakta.
Türkiye'nin
kendini resmen moderleşme
ve batılılaşmaya
adadığı tarihten bugüne yüzotuz yıl
geçmesine rağmen
süreç beklenenden çok daha yavaş
işlemiştir.
(Mardin,1991,179)
Günümüze
biraz daha yaklaşıldığında
1960'larda gençlik olayları
kontrol edilememiş.
Silahlanma ve şiddete
başvurma
artmıştır.
(Mardin,1991,255)
Kırsal şehir ayrımı artmış. Kırsalın şehirleşmesi beklenirken şehir kırsallaşmıştır. (Mardin,1991,276)
İnsanlar
modern cemiyete bağlanacakları
bir yakınlık
hissedecekleri mercileri bulamadıkları
için ümitsizlikten dolayı
kendilerini totaliter hokkabazların
sembol oyunlarına
kaptırıyorlar.(Mardin,1991,305)
Bireyin
rahat karar vermesi demokrasiye sağlıklı
katılımı
için sosyoleşmesi
önemlidir. Halkın
birlikte zaman geçirmesi, sorumluluk alması.
Faydalı
olması.
Tekdüzelikten kurtulması
gerekir. Çünkü benlik problemine giren kişinin
kolayca poh pohlanıp
kandırılması
söz konusudur.(Mardin,1991,307)
Çözümü
ise ; Ferdi
içinde yaşadığı
cemiyetin küçük birimlerinden itibaren büyüklerine doğru
iştirak
ettirmek elzemdir.(Mardin,1991,335)
KAYNAKÇA
MARDİN,
Ş.
(2005) Türk Modernleşmesi,
İletişim
Yayınevi,
İlk
baskı
2001.
362 sayfa.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)