28 Ağustos 2015 Cuma

derleyen:özcan karabulut - emek öyküleri eleştirisi

emek öyküleri notabene yayınlarından çıkmış, içinde on iki öykü barındıran bir kitap.
tren yolu manzaralı güzel bir kapağı var.

füruzan, nursel duruel, mehmet zaman saçlıoğlu, özcankarabulut, sezer ateş ayvaz, faruk duman, ayşe sarısayın, zafer doruk, jale sancak, vecdi çıracıoğlu, hasan özkılıç, yasemin yazıcı gibi yazarların öyküleri yer almakta.

kitabı şiir tadında okudum. ağır ağır sindire sindire.

madenci, esnaf, sanatçı insanların öyküleri.

emek öyküleri ismi gerçekten çok ağır. beklenti tavan yapıyor.

emek, bu dünyayı mevcut sistemi ayakta tutan olgu.

aslında kapitalizmin zayıf karnı.

bir fabrikada temel amaç iş gücüne bağımlılığı mümkün olduğunca azaltmak. bir kişi işten ayrılsa yokluğunun hissedilmemesi.

kapitalizm istiyor bunu. şu anda gerçekleşme oranı ortada. son noktası ise robot teknolojisi.
bakalım izleyip göreceğiz.

emek kapitalizmin zayıf karnıdır demiştik. Buradan vurmalıyız. ses gelmeli.

düşünelim, çok parası olan bir kişi, diğer insanlar olmadan o parayı harcayamaz. o para sadece kağıttır.

bu sistemi, kapitalizmi emekçiler inşa etmedi, emekçiler katkı sunuyor, yine yıkacak da emekçiler.

alıntılar

dünyayı tanıyan, havayı güneşi tanıyan insanoğluna, bu dehlizler, bu ağırlık hep alışılmaz gelecektir. füruzan

onlar olmazı yaşıyorlar.

gelişmiş bir makinenin çalışması her zaman hayranlık verici bir güzellikti.

madenciler kırkına varmadan ölürler, biz burada kazanalım da hiç olmazsa çoluğumuz çocuğumuz rahat eder.

hep kuşaktan kuşağa ertelenen hayatlar.

biz gurbete giriftar olduk.

sırtlarıyla kömür çekeceklermiş, küfelerle, yalın ayak. ölmeden cehenneme girmişler belli, günahlarıysa belirsiz.

sevmem gevşekleri, mızmızları.

ömrüm boyunca insanları en çok iş başında olduklarında sevdim. nursel duruel,

neyimizi eksiltebilirsiniz bizim bir somundan başka.

namazda selam verilir değil mi? iki yana meleklere? benim selamım sizedir. anama ve sana genç ömrünü cephede bırakanlara.

elin kiri, işin pisi olmaz.

adamın gülümsemesi mor bir asma filizi. zafer doruk

emek öyküleri

notabene yayınları

136 sayfa


10 Ağustos 2015 Pazartesi

ahmet say - müzik nedir, nasıl bir sanattır eleştirisi

ahmet say ın müzikle ilgili yazdığı kitaplarla devam ediyorum. ülkemizde pek fazla müzikle ilgili yayına rastlayamıyoruz. ahmet say bu boşluğu doldurmakta büyük çaba harcamış bir isim. kitaplarında ki dilde gayet güzel.

müzik nedir, nasıl bir sanattır, ahmet say ın bir dergi için yazdığı müzik yazılarının derlemesidir.

Okura müzikle ilgili bilmesi gereken temel kavramları açıklıyor. her bölüm sonunda dergi okuruyla yaptığı soru cevaplar var. gerçekten ilginç notlar.

ahmet say ın diğer kitaplarını okuyanlar bu kitabı onların bir özeti, prototipi olarak görebilir. fakat bilgi edinme, güncelleme adına güzel bir kitap.

müziğin zaman içinde aldığı yolu net anlayabilir, günümüzle ilişkilendirebilirsiniz.

yazılarda geçen tavsiye kitapları da okumaya sabırsızlanıyorum.

Alıntılar

Sevgi, işte eğitimin evrensel ilkesi. insanoğlu sevdiği konuları daha çabuk öğrenir.

müziksiz insan, müziksiz toplum olmaz.

müziğin anlamı, insanın hayat karşısında ki davranışlarıdır.

müzik insana kendini tanıma, kendini ifade etme, kendini gerçekleştirme ve kendini aşma olanağı verir.

bir ülkenin doğru yönetilip yönetilmediğini ahlak açısından yücelip yücelmediğini anlamak istiyorsanız, o ülkede ki müziğin düzeyine bakınız.

mozart, sanatın bağımsızlık bildirisidir.

yaşamdan otuzbeş yaşında ayrılmakla sonuçlanan bu seçim, fedoal aristokrasiye meydan okumanın bedelidir.

müzik seni seven kalabalıklar demektir.

prens, sizin asaletiniz doğuşunuzda ki tesadüfe bağlıdır. oysa ben kişiliğimi kendim oluşturdum. yeryüzünde prens yüzlerce var, daha binlercesi de gelip geçecek ama bir tane beethoven var.

gerçek müzikçi dinleyicilerin gönlünü alan kişidir. onu iten değil.

wagner de deha var ama sorun bu dehanın nasıl kullanıldığıdır. ( finkelstein )



ahmet say

müzik nedir, nasıl bir sanattır?

evrensel basım yayın

248 sayfa

7 Ağustos 2015 Cuma

orhan kemal - 72. koğuş eleştirisi

Edebiyatımızda Orhan'lar olmasa ne yapardık kim bilir!

Şiirde Orhan Veli, düz yazıda Orhan Kemal.

72. Koğuş, tipik Orhan Kemal hikayelerinden. Candan halktan bir hikaye.

Orhan Kemal'in hikayeleriyle okur hayatım başladı diyebilirim. Rüyalarımda hikaye kahramanları yerine geçtim. Hikayede 10 kişi geçiyorsa hepsini sırasıyla yaşadım. Her gece.

Bir gece Beton Ahmet, diğer gece Kaya Ali, ertesi gece Bobi oluyordum.

72. koğuş Kaptanın, Berbat'la, Sölezliy'le, Fatma'yla olan ilişkisini anlatır. İnsanoğlunun dramını.

Şerefi anlatır bilmeyenlere, onuru anlatır.

Bilmeyende olur, unutan da tabi.

Sonu hüzünlü bir hikaye. Yürek deşen. İyisi kötüsünün değil, herkesin kaybettiği bir hikaye.

Everest yayınlarının kalitesi gerçekten güzel. Kapağı, sayfaları iyi.

Arka kapak yazısı biraz abartılı olmuş.
" Çok az yazar okurun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir."

Alıntılar

yaşayacaklardır. yaşamlarının yurda ulusa herhangi bir faydası olup olmadığını düşünmeden, yurdu ulusu hatırlarından geçirmeden.

insan parayı, paraya vermeli araya değil.


72. Koğuş

Orhan Kemal

Everest yayınları

98 sayfa.