7 Mart 2015 Cumartesi

karl marks - sevilen bir insan yapmalısın kendini eleştirisi

ekonomi alanında sözlerim birikiyor. çok fena patlayacağım.

aslında fazla detaylandırmaya gerek yok, temel prensipler üzerinden şekillenebilir.

örneğin özelleştirmeye karşı duruş bunlardan biridir. barınma sorunu bunlardan biridir.

barınma sorunu çözüldüğünde gerisi iplik söküğü gibi gelir. su akar yolunu bulur. fazla kavramlarla

boğmaya gerek yok.

çalışma saatleri.

kişisel özgürlük.

hep bunlar açılması gereken konular. fazla girilmiyor. insanlığın şu andaki birçok zincirinden bazıları.

hareketlerimizi, kararlarımızı piyasanın belirlemesi.

bize zararlı kimyasal içerikli ayakkabı giydirerek bile ömür süremizi piyasa belirliyor.

çay içeriyor, domates yediriyor.

sosyalizm-komünizm ekonomileri vicdanı ön plana alan ekonomilerdir. bizim savunduğumuz o

şekildedir.

marks takip ettiğim ekonomi düşünürlerinin başında gelir. sistemin falsolarını gözler önüne serer.

sevilen bir insan yapmalısın kendini de alakarga yayınlarından çıkmış, karl marks ın eserlerinden alıntılarla oluşmuş bir kitap.

okuyucuda karl marks okuma heyecanı doğuyor.

aforizma diye ön sözde belirtilmiş. aforizmadan uzak, denmemeli.

karl markısın cümleleri diyebiliriz. aforizma biraz sert kalır.

çabuk okunan bir kitap, karl marks kendini sevdiriyor.



bir diyalogtan bahsedip bitiriyorum.

dostum sordu bana:

M: Devrim neyi değiştirir?

A: İçtiğin suyun tadı bile değişir.

alıntılar

başkalarını özgürleştirebilmek için öncelikler kendimizi özgürleştirmeliyiz.

para insanın tüm tanrılarını aşağılar ve onları metalara dönüştürür.

politik ekonomi, işçiyi sadece iş hayatı olarak, en zorunlu yaşamsal ihtiyaçlara indirgenmiş bir

hayvan olarak görür.

özel mülkiyetin aşılması demek, bütün insani duyuların ve bütün insani niteliklerin bütünsel özgürleşmesidir.

zaman her şey, insan hiçbir şeydir. insan olsa olsa zamanın en kazıdır.

sosyalistler ve komünistler proleter sınıfın  teorisyenleridir.

gerçek hareketin her adımı bir düzine programdan daha önemlidir.

maddi ve manevi her şeyin pazarlanabilir bir değer haline geldiği, en gerçek değerinden değerlendirmek üzere pazara getirildiği dönemdir.

komünistlerin teorisi tek bir cümlede özetlenebilir. özel mülkiyetin kaldırılması.

herkesten yeteneğine göre, herkese gereksinimine göre

eğer ipek böceği tırtıl olarak varlığını devam için koza örseydi, ücretli işçinin mükemmel bir örneği olurdu.

vatanseverlik mülkiyet duygusunun en ideal biçimidir.

köylü şeytanı düşündüğü zaman onu vergi memuru kılığında hayal eder.

insan kendi emeğiyle yarattığı ürünlerin egemenliği altındadır.

karl marks

çeviri: yavuz yayla

alakarga kitap

78 sayfa





1 yorum: